DEĞERLİ
okurlar, dogmatizm, kısaca şu şekilde ifade ediliyor.
"İleri sürülen düşünce ve ilkeleri araştırmadan, kanıt aramadan, incelemeden, eleştirmeden, tartışmadan doğru ve mutlak hakikat sayan anlayış" olarak da tanımlanabilen dogmatizm, her devirde ilerlemenin, gelişmenin karşısında durmuştur. Dogmatizm'in Türkçe'deki karşılığı bağnazlıktır.
Dogmatizm salt dinsel ya da mezhepsel alanda değil, bilim çevrelerinde ve de her tür düşünsel açılımın salt kendi ideolojisinin ya da düşüncesinin doğru olduğu iddiasındaysa bu da dogmatizme girmekte.
Örneğin geçmişte bilim adamları bile dünyanın düz olduğunu iddia etmişler.
Bir zamanlar Marksizm de dogmalaştırılmıştı.
Halbuki Marksizm bilime önemseyen bir düşünsel arayış.
“Bir takım sözde Marksistler manifestoya dindar bir tutucunun İncil’e yaklaştığı gibi yaklaşırlar.
Marx ve Engels hiçbir zaman tarihin geleceğini çizmeyi ve gelecek sosyalist kuşakları bağlayıcı bir dizi doğma (dar kalıplar) sıralamayı düşünmediler. Manifestoda da görülen bir tarih kuramıdır, insanların davranış ve düşüncelerini son çözümde hayatlarını kazanma biçimlerinin belirlediğini kabul eder böylece her toplumun temeli onun ekonomik yapısıdır ve bu yüzden de tarihin itici gücü ekonomik değişmedir. Üretim güçleri, üretim ilişkileri ve biçimi toplumun ne yapması gerektiğini ortaya koyar.” denilmesine rağmen kimi sözde Marksistler, Marksizm’i dogmalaştırdılar.
Günümüzdeki kimi Kemalistler ya da Atatürkçüler, Atatürk’ü tabulaştırıp, söylediği her şeyi dogmatikleştirme saçmalığı ve aymazlığı içine girdiler.
Halbuki Atatürk bu konuda bakın ne diyor:
"Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Zaman hızla dönüyor. Böyle bir dünyada asla değişmeyecek yargılar getirildiğini ileri sürmek, aklın ve bilimin gelişmesini yadsımak olur."