GEÇ
de olsa Alanya’ya güzel bir diş hastanesi açıldı. Emeği geçenlere teşekkür ederiz.
Ancak, ne var ki asıl sorun bununla bitmiyor. Zira, ağız ve diş sağlığı çocuklukta başlar ve ailelerin de bunda büyük payı vardır.
Söz açılmışken, son zamanlarda dörtten altıya, altıdan, sekize ve son olarak da Milletvekillerinin ve aile fertlerinin Meclis bütçesinden karşılanmak üzere implant diş tedavileri 12’ye çıkartıldı. Yani benim, senin, onun cebinden karşılanacak. Bari sevgili vekillerimiz ile birlikte tüm sülalelerinin nüfus cüzdanları da Meclis Başkanlığına verilsin ve her türlü tüm harcamaları ömür boyu Meclis Bütçesinden karşılansın. Yani; benim, senin ve onun cebinden. Böyle olunca birkaç gün oflar, puflar sonra da unutur gideriz.
Gelelim asıl meseleye.
Ankara’da Hamam önünde bir diş kliniğinde teknisyene yaptırdığım porselen diş yaklaşık 17 yıl tık demedi. Burada Dinek’teki diş merkezinde bir doktorumuz “bu çok eskimiş, yenisini yapalım” dedi ve en az 8 defa gidip geldim ve nihayet dişim yenilendi. Ne var ki; yapılan porselen diş 4 ay sonra küçük parçalara ayrıldı ve yerine yenisi yapıldı. Yeni yapılan diş de uzun ömürlü olmadı. Nihayet yeni diş hastanemize başvurdum. Doktorum bana “bu dişi sökersek bağlı oldukları diş kökleri zarar görebilir” demesi üzerine, “İmplant yapılmaz mı” dedim. Bunu söyleyen sen misin, doktorum bana kırk dereden seksen su getirdi. Yani; sen bu kırık dişle idare et demek istedi. Üstelemedim, aklıma gelenleri yutkunarak oradan ayrıldım.
Yani Milletvekilleri ve yakınları diledikleri diş kliniklerinde Meclis Bütçesinden, yani benim, senin, onun cebinden 12 adet implant diş yaptırabilecek, doktorum bana bir tane implant diş yapmamak için çözüm üretmeyerek, ne kadar olumsuzluk varsa bana bir bir sayacak.
Bu konuda deneyimli olduğum için, ya porselenler bu çirkin döneme ayak uydurmuş, ya da Hamam önündeki teknisyen bana granitten diş yapmış kanaatine vardım.
Akıma gelmişken; diş hastanesi yapıldı ama daha bir çok eksiği hala giderilemedi. Yazımın başında, diş sağlığı çocukluktan başlamalı demiştim. Ancak; hastanemizde hala çocuk cerrahisi bölümü yok. Sanıyorum, müdahale edilmesi gereken çocuk hastalarımıza da, doktorumun bana söylemeye çalıştığı gibi “çocuğum sen bu dişle idare et” mi deniliyor bilemem.
Sonuç olarak; önemli olan devasa hastaneler değil, önemli olan diş yapımında kullanılan malzemelerin kalitesi ve en azından bir diş teknisyeninden daha bilgili ve becerikli diş hekimlerinin olması.
Şu da bir gerçek ki; neredeyse uzun zamandan beri tükettiğimiz tüm gıdalarımızda nişasta bazlı tatlandırıcılarla zaten ne çocuklarımızda ve ne de bizde diş bırakmadı, diş hastalığı başta olmak üzere bir çok hastalıklarla mücadele içerisindeyiz.
Son günlerde Cumhuriyet döneminin son kalıntılarından olan şeker fabrikaları da ABD’li Cargil şirketine peşkeş çekiliyor. Yani; şeker fabrikaları da “Bunlar 80 yılda hiçbir şey yapmamışlar” dedikleri ve yok pahasına sata sata bitiremedikleri yüzlerce kuruluş gibi tarihin tozlu sayfalarında yerini alacağa benziyor.
Sağlıklı dişler diliyorum.