DİPLOMASİ
dili çok önemlidir.
Çok kısa ama çok anlamlı, seçme sözcükler kullanılır.
Bu konuda, Türk Dışişlerinin oldukça duyarlı ve deneyimli olduğunu söyleyebiliriz.
Bu duyarlılığa, başta liderlerimiz olmak üzere, tüm etkin görevlerde bulunan, devlet ve siyaset adamlarımızın da ayak uydurması gerekir.
Uzun yıllar boyunca, ülkemizde siyaset, ciddi bir kutuplaşma döneminden geçtiğinden, siyasetçilerimiz ve liderlerimiz, birbirlerine dönük, olmayacak ölçülere varan suçlama, karalama ve hakaretlerle dolu bir üslup kullanmaktalar.
Bu üslubun alışkanlığa dönüşüp, dış ilişkilerimize de yansıması, düşündürücü olduğu kadar, tehlikeli boyutlara tırmanmaya başladığını söylememizde bir beis olmadığı kanısındayım.
Devlet adamlarının, uluslar arası ilişkilerde gündeme gelebilecek krizlerde, diplomasiyi öne çıkarıp, diplomatça iletişim kurmaya çalışmaları gerekir.
Bir devlet adamının, yerel siyasette izlediği politikaya benzer bir biçimde, diplomasiyi ve diplomasi dilini bir kenara bırakıp, halka dönük, hamasi çıkışlar yaparak, krizin muhatabı olan ülkeye ve de liderlerine dönük, belli çıkışlar yapması ve bu yolla hem muhatabına hem de dünya kamuoyuna mesajlar vermesinin alışılmış bir şey olmadığını söylememizde yarar var.