Dijital çağ özgürlük mü esaret mi

​TEKNOLOJİ geliştikçe hayatımız kolaylaşıyor, bu inkar edilemez bir gerçek. Akıllı telefonlarımızla dünyanın öbür ucundaki biriyle anında iletişim kurabiliyor, internet üzerinden binlerce bilgiye saniyeler içinde erişebiliyoruz. Ama bu kolaylık ve hız, beraberinde bir bedel getiriyor: Özgürlüğümüz kısıtlanıyor.

​Devletler, güvenliği sağlamak adına teknolojiyi etkin bir şekilde kullanıyor. MOBESE kameraları gibi sistemler, suçluların yakalanmasında büyük rol oynuyor. Bir zamanlar sokakları arşınlayan gece bekçilerinin yerini artık bu modern gözetim ağları almış durumda. Ancak bu durum, bazı endişeleri de beraberinde getiriyor. Her an, her yerde izlendiğimiz hissi, kişisel mahremiyetimizi ihlal ediyor.

​Tüm verilerimiz bir anlamda kayıt altına alınıyor. Nereye gittiğimiz, hangi siteleri ziyaret ettiğimiz, kiminle ne konuştuğumuz… Bir yandan acil durumlarda hayatımızı kurtarabilecek bu takip sistemleri, diğer yandan da sürekli bir gözetim altında olma hissi yaratıyor.

​Dijital çağa ayak uydurmakta yeni nesiller çok başarılı. Onlar için bu sistemler doğal ve gündelik hayatın bir parçası. Ancak yaş almış bireyler, bu yenilikleri kullanmakta zorlanabiliyorlar. E-devlet hizmetleri, online bankacılık veya alışveriş gibi kolaylıklar, onlar için kafa karıştırıcı ve zorlayıcı olabiliyor.

​Bir de dijital dolandırıcılık sorunu var. Bu durum, özellikle yaşlı bireyleri teknolojiden daha da uzak tutuyor ve onları bu kolaylıklardan mahrum bırakıyor.

​Dijital çağın sanal bir kölelik getirdiğini savunanlar da var, işimizi kolaylaştırdığını söyleyenler de. Evet, telefonlarımız ve diğer cihazlarımız sayesinde sürekli olarak takip ediliyoruz. Ama aynı zamanda, dijital reklamlarla, gazetelerle ve görsellerle bir anda tüm dünyaya ulaşabiliyoruz. Hiç olmadığı kadar bilgilenebiliyor ve dünyadaki gelişmeleri anında takip edebiliyoruz.

​Özgürlük, sadece fiziksel olarak serbest olmak mıdır? Yoksa bilgiye erişim, düşünceleri paylaşma ve dünyayla bağlantı kurabilme yeteneği de özgürlüğün bir parçası mıdır? Dijital çağ, bu sorulara net bir cevap vermiyor. Özgürlük ve esaret arasındaki çizgi, her geçen gün daha da belirsizleşiyor. Belki de bu çağın sunduğu en büyük meydan okuma, teknolojinin getirdiği kolaylıklar karşısında kişisel sınırlarımızı ve mahremiyetimizi koruyabilme yeteneğimizdir.

​Sizce bu takip sistemleri, sağladığı güvenlik faydalarıyla kişisel özgürlüklerimize getirilen kısıtlamaları dengeliyor mu?

Esen kalın...