“Dibe vurduk, kalan sağlar bizim” midir?

İŞLETME maliyeti düşük ve müşterisi hazır bir tesisi çalıştıran birisi söyledi bu sözü; 'Belki böylesi iyi oldu, şöyle kendimize bir çeki düzen verelim, turiste karşı nasıl davrandığımızı sorgulayıp muhasebe yapalım; ayakta...

İŞLETME

maliyeti düşük ve müşterisi hazır bir tesisi çalıştıran birisi söyledi bu sözü; “Belki böylesi iyi oldu, şöyle kendimize bir çeki düzen verelim, turiste karşı nasıl davrandığımızı sorgulayıp muhasebe yapalım; ayakta kalanlar yoluna devam eder” detayıyla…
Çok haklıydı tabii, daha önce medyada da dile getirildiği gibi saygısız, kuralsız, saldırgan davranışlarla toplam görüntümüzü yani imajımızı gittikçe sarsmaktaydık. Ve de bunun cezası, tur operatörlerinin ülkemize daha az harcayan konuk göndermesiyle kesiliyordu. Ama gerçekten bu sezondaki turist azlığı bizde bir arınmaya, kendimize gelmeye vesile olur muydu? Turist vardı da, biz mi kötü davranıyorduk?
Durumu bir kez daha ortaya koyalım; Rus uçağının düşürülmesiyle tepe noktasına ulaşan felaket, siyasi iktidarın son birkaç yıldır uyguladığı gerginlik politikalarının bir ürünüdür. İktidar, Orta Doğu coğrafyasında kendine biçilen rol gereği, genelde Türk insanının huzurunu ve güvenliğini, özelde ise turizm hareketlerini hiçe sayarak böyle bir maceraya ülkeyi sürüklemiştir. Ve bunu sürdürmektedir…
Nihai hedefe ulaşma doğrultusunda(!) ülkemizi referandumlar, seçimler beklemektedir. Bu sürecin ise yeni gerginlikler ve çatışmaları beraberinde getireceğini görmemek körlüktür. Öngörülen seçimler/oylamalar öncesindeki dönemin, ülke ölçeğinde huzurlu geçtiği görüntüsünü vermesi ve daha fazla toplumsal çatışmalar oluşturmaması için kamu idarecilerine halkı fazla sıkmaması(!) talimatı verileceği de aşikardır…
Bu cümleden yola çıkarak; “Zaten çok kötü durumdayız, üstümüze gelip bizi iyice tüketmeyin” yakarışını yerel ve kamu otoritesi iyi değerlendirmelidir. Kamu otoritesi genel asayişi bozacak ve kaostan yararlanarak düzensizliği, fırsatçılığı kendisinde hak olarak görmeye çalışacaklara karşı hassas olmalı. Yerel yönetim vatandaşta haksız rekabete uğradığı algısını oluşturacak önlemlerden sakınmalıdır. Seçimler öncesi oy kaygısıyla yapılan yatırımlardan çok daha önemli konulardır bunlar…
Turizmin kendisine gelince; inanılmaz ama hala tehlikenin farkında değiller! Otorite hep ümit aşılıyor, 1990’lı yılların krizlerindeki gibi bir mucize bekleniyor. 25 yıl öncesinin Alanya’sındaki işletme ve krizden etkilenecek insan sayısının bugünkünün yarısından az olduğu düşünülmüyor…
Turizmdeki her sektör yakınıyor ama hepsinden olduğu gibi, Alanya otelci örgütünden da tık yok. Antalya merkezine yakın holding otellerinin fiyat kırmalarından etkileniyor, bir otelin işletme maliyetinin çok altında fiyat vermeye zorlanıyorlar ama ağızlarını bıçak açmıyor.
Alanya, sıkıntısını yukarıya(!), doğru bilgi ve gereken kararlılıkla iletme konusunu beceremedikçe ciddiye alınmıyor. Otelci sigorta primlerinde yapılanma, içkilerdeki ÖTV’nin sıfırlanması, banka kredilerindeki karşılık yatırımlarından muafiyet istiyor. Esnaf vergi ve kredilerde muafiyet, erteleme ve sicil affı talep ediyor. Seyahat acentesi 6 bin dolarlık uçak yakıt desteğinin hala netliğe kavuşmamasından yakınıyor. Yolcu azlığı nedeniyle uçak iptallerinden dem vuruyor…
Yaz aylarına ilişkin hiçbir iyi tahmin yok. 7 Haziran sabahı Ramazan başlayıp da ülke insanı elden ayaktan çekilince oluşacak boşluk, ancak Şeker Bayramı ve sonrasındaki iki ay boyunca gelecek vatandaşlar ile doldurulacak. Sonbahara Allah kerim; beterinden korumasını dileyerek…