Devlet Hastanesinin yeri üzerine…

Aldatmayalım kendimizi, Alanya büyümüyor. Alanya şişiyor, şişiriliyor. Alanya obezleşiyor. Obezleştikçe de çirkinleşip, sevimsizleşiyor. Kasaba mantığıyla yönetilmeye çalışılan Alanya, dozu giderek artan S.O.S'lar veriyor. 'Kasaba...

Aldatmayalım kendimizi, Alanya büyümüyor.
Alanya şişiyor, şişiriliyor.
Alanya obezleşiyor.
Obezleştikçe de çirkinleşip, sevimsizleşiyor.
Kasaba mantığıyla yönetilmeye çalışılan Alanya, dozu giderek artan S.O.S’lar veriyor.
“Kasaba görgüsüyle belirlediğiniz sokaklarıma(!) daha fazla yüklenmeyin, inşaat yoğunluğunu artırmayın, kaldıramıyorum artık…” diye, bas bas bağırıyor Alanya.
Ama nerede o sesi duyacak kulak, nerede o pespayeliği görecek göz; nerede o rezilliğe çözüm getirecek kafa…
* * *
Örnek mi?
İşte Devlet Hastanesinin bulunduğu ada.
Bilen biliyordur; bilmeyen de gitsin görsün son halini.
Görün, bakın yıllar içersinde nasıl bir pespaye ‘Mini Ortadoğu varoşu’ oluştu ya da oluşturuldu bu adada…
Şekilsiz şemailsiz, daracık duracık ilkel sokaklar(!) ve bu sokak bozuntusu yerlerde binlerce insan, yüzlerce araba, onlarca otobüs.
Her şey üst üste…
İnsanlar üst üste, dükkânlar üst üste, arabalar üst üste, tarladan bozma hap kadar otoparklar üst üste…
Sağından bak rezil, solundan bak sefil.
* * *
Zamanında hep söylendi, yazıldı, çizildi.
Uyarıldı.
Yapmayın, etmeyin, burada Hastane olmaz, dendi.
Yol yakınken bu hastaneyi, daha uygun bir yere taşıyalım, dendi.
Bunu beceremeyecekseniz (ya da beceremeyeceksek), hiç değilse burada, yeni yapılaşmalara izin vermeyelim, dendi.
Ama Nuh dedi birileri, Peygamber demedi.
Yetmedi, o daracık alana, çekme mesafelerine uyulmadan yeni binalar, yeni apartmanlar ilave edildi; yoğunluk üzerine yoğunluk bindirildi.
Şimdi nefes alamıyor bu bölge.
Hastalar da nefes alamıyor, hasta yakınları da nefes alamıyor, sağlık çalışanları da nefes alamıyor.
Daral geliyor insanlara.
İşyeri ve konut sahiplerinin arabalarından ve de sağlık personelinin arabalarından; hasta ve hasta yakınlarının arabalarına yer kalmıyor.
Bırakın arabalara yer bulmayı, bu trafik keşmekeşinde, insanlar yolda yürümekte zorlanıyor.
* * *
Nüfusu akıl almaz bir hızla artan böyle bir kentin hastanesi; böyle engebeli bir arazi üzerinde, böylesi dar bir alanda, böyle aptal bir yoğunluğun içinde olmaz, olamaz.
!!??...
Efendim, Bölge Hastanesi devreye girince, burası rahatlar.
Rahatlamaz.
Bir değil, iki Bölge Hastanesi yapsanız; değişen hiçbir şey olmaz.

* * *
Yeri gelmişken; buradan, Belediye Başkanı ve Meclisi Üyesi Adaylarına da bir çağrı yapmak istiyorum.
Bir gün saat 9.00 sularında, atlayın arabanıza gidin; sade bir vatandaş gözüyle, siz de görün bu rezilliği.
‘Bizim kız/bizim oğlan mantığı’, ne hale getirmiş bu adayı, alıcı gözüyle görün…
* * *
Niye gidin görün diyorum?
Şunun için.
Sokaktan başka her şeye benzeyen şekilsiz şemailsiz bu sokaklar(!), akıllara durgunluk veren bu insan ve araç yoğunluğu, bu sakillik, bu pespayelik; sadece burada değil, Alanya’nın pek çok yerinde var.
Niye?
Çünkü Alanya hep kasaba mantığıyla yönetildi, hâlâ da bu mantıkla yönetiliyor.
Çünkü bu tür konularda, işin, eni boyu, önü arkası düşünülmeden kararlar alınıyor.
Çünkü hastane, okul, banka, resmi daire gibi yoğunluk artırıcı kurumların yeri, gelişi güzel saptanıp, özgüleniyor.
Çünkü olaylara, çoğunlukla ‘bizim kızın, bizim oğlanın, bizim adamın işi görülsün…’ mantığıyla yaklaşılıyor.
… …
Göreve geldiğinizde; aynı hataları, aynı rezillikleri, aynı kepazelikleri hiç olmazsa sizler yapmayın.
Diyorsanız ki eğer, “…Valla insanoğluyuz biz. Göreve gelince, bizim kızın/bizim oğlanın istekleri karşısında biz de duramayız…”; o zaman şimdiden bırakın bu yarışı, hiç oturmaya da heveslenmeyin o koltuklara…
Çünkü Alanya, giderek artan dozda S.O.S veriyor.