Derin devlet saçmalığı

Devletin kurumsal anlamda derini sığı olmaz. Sağlıklısı sağlıksızı ya da başarılısı başarısızı olur. Devlet, bir toplumun birçok alanda kendi kendine inşa ettiği bir örgütlenme biçimidir. Toplumun ihtiyaçlarını karşılama adına,...

Devletin kurumsal anlamda derini sığı olmaz. Sağlıklısı sağlıksızı ya da başarılısı başarısızı olur. Devlet, bir toplumun birçok alanda kendi kendine inşa ettiği bir örgütlenme biçimidir. Toplumun ihtiyaçlarını karşılama adına, birlikte yaşamanın kurallarını da koyan, büyük bir siyasi organizasyondur devlet. Örneğin, adalette, sağlıkta, eğitimde, güvenlikte ve diğer alanlarda boy gösteren çok kapsamlı bir yapılanmadır. Devlet kavramı, tek başına bir anlam ifade etmez. Devlet kurumsal yapısı ve burada görev yapan bireyler yani bürokratlarla bir anlam kazanır. Devleti siyasi otorite yönetir. Otorite olarak da, monarşilerde, oligarşilerde, teokrasilerde ya da demokrasilerde farklı anlayışlar egemen güç olarak ortaya çıkar. Demokratik bir yapıda derin devlet diye bir şey olmaz. Olsa olsa, bir ülkede, demokratik bir görüntüye rağmen, siyasi otoriteyi vesayet altına almış, bir başka gücün varlığından söz edilebilir. Buna da göstermelik demokrasi denir. Türkiye, ikinci meşrutiyetten bu yana, İttihat ve Terakki zihniyetindeki, “Asker, sivil aydın ve bürokrat” örgütlenmesi içinde, çok ciddi bir yapılanmanın tutsağı haline gelmişti.. Bu yapılanma, aydınların egemen güce karşı oluşturduğu bir siyasi hareket olarak ortaya çıkar, belli bir güce ulaştığında da, devlet içinde yer alan bürokratları yani, askeri, yargıçları üst düzey memurları yanına çekerek her alanda etkin olmaya başlar. Devletin çarkı ters işlemeye başlar. Bu yapı gücü ele geçirebilmek için her şeyi mubah sayar. Herkesi kullanır. Cinayetler ve de suikastlar düzenleyerek provokasyonlarla ülkede kriz yaratıp iktidarı zor duruma sokar. Sonra da, ordu içindeki üst düzey komutanları da tahrik edip onları da iktidarın önemli bir aktörü haline getirerek darbeleri gerçekleştirirler. Türkiye’deki bütün darbeler bu şekilde yapılmıştır. Her darbe süreci öncesinde, bazı aydınlar, yazar çizerler, gazeteciler ve bazı siyasiler bu oyunun en önemli aktörleri olmuşlardır. Bugün bile, hala darbeleri savunan beyinler var. Bu uyanıklar, darbeyi savunuyor görünmemek için, orduyu savunuyormuş gibi yapıp, olmadık rezilliklere imza atan, vatansever subaylarımızı, yargıçlarımızı, önemli görevlerde bulunan bilim adamlarımızı ve mühendislerimizi işadamlarımızı, aydınlarımızı katleden canavarları savunma aymazlığı içindeler. Burada, devletin derinliğine söz ederek devleti suçlamaya kalkmak saçmalık. Burada suçlu olan, devletin içinde önemli görevlere şu ya da bu biçimde gelmiş beyinlerin, devlete ve de topluma dönük ihanetlerinden söz edilebilir.