İKİ gün önce Van'da 7,2 şiddetinde, 19 Ağustos depremiyle aynı ölçekte bir deprem meydana geldi.
Tam rakamı net olarak bilinmese de dün açıklandığı kadarıyla 264 ölü, 1190 yaralı var. Daha kaç tane çıkacak Allah bilir, hasar oranı çok büyük.
AKUT çalışmalara devam ediyor, kurtarabildikleri kadar insanı kurtarmaya çalışıyorlar.
Ancak...
Ancak, depremler aynı şiddette olmasına, aynı oranda bina yıkılmasına rağmen aynı oranda ses gelmedi sanki değil mi?
19 Ağustos depreminden sonra neler olduğunu bir hatırlayalım:
Bütün medya yas tuttu, eğlence programları yayınlanmadı, günlerce, hatta haftalarca deprem üzerine özel haberler yapıldı, televizyonlarda yayınlanan tek şey depremden ibaretti.
Şimdi ise...
Hiç bir değişiklik yok. Eğlence programları tam gaz devam ediyor, depremle ilgili gelişmeler sadece saat başı yayınlanan haberlerle veriliyor, hiç bir yayından, diziden taviz verilmiyor.
Anlayacağınız, Türkiye'de hayat devam ediyor.
Niye etmesin ki?
Türkiye'de deprem mi oldu?
“Öteki Türkiye” denen, bizim bilmediğimiz bir ülkede deprem olmuş.
Bize ne?
Biz keyfimize bakalım, değil mi ama?
Ayrımı o kadar net ve o kadar keskin yapıyoruz ki.
Oradaki depremin sonuçları buradaki kadar ağır değilmiş gibi davranıyoruz.
Umursamıyoruz, eğlence programlarını, dizileri orada kaybedilen hayatlardan çok daha değerli görüyoruz çünkü.
Ne kadar acı.
Ayrımcılık yapıyoruz, ötesi var mı?
Bizim kaybettiğimiz can ama onlarınki patlıcan sanki.
Böyle bir şey olabilir mi, hangi ülkede görülmüş aynı ölçekte iki depreme farklı, birine az, birine daha fazla önem verildiği?
Gerçekten çok acı ve Türkiye'nin ayrımcılık konusunda hangi noktada olduğunu gösterir nitelikte bu durum.
Umarım en yakın zamanda bu depreme de 19 Ağustos depremi kadar önem verilir, en azından orada ölen ve/veya kolunu bacağını kaybeden insanlara gereken saygı gösterilir.
Yoksa bu milletin değer yargılarına olan inancımın kalan bir kaç kırıntısı da bu olayla birlikte yok olup gidecek.