HER meslekte olduğu gibi bizim meslekte de bazen tıkandığınız, nefes almakta zorlandığınız anlar vardır. Dün ve ondan önceki gün bu duyguyu uzun bir aranın ardından bir kez daha yaşadım.
Pazartesi günü, sabah saatlerinde olaylar aynen şöyle başladı: Yaşar Uysal’ın başkanlığı döneminde Demokrat Parti İlçe Teşkilatı’nın Hacet Köprüsü yanında kullandığı ofisin mülk sahibinin “çok” yakın bir akrabası ile yolda karşılaştım.
Selam sabah faslından sonra, Uysal döneminden kalma 2 bin 400 TL’lik bir kira borcu olduğunu, büronun bu borç nedeniyle tahliye edildiğini, eşyaların da mülk sahibinin deposuna konulduğunu söyledi.
İşi sadece politika yazmak olan bir gazeteci için güzel haberdi. “Beni bahse konu eşyaların olduğu depoya götürür müsün?” diye sordum, “Atla arabaya, gidelim” dedi.
Gittik, eşyaları yerinde görüntüledim ve haberin bir kısmını tamamladım.
Beni o bölgeye götürüp görüntüleri almama yardımcı olan mülk sahibinin yakın akrabasına ise olay büyüse bile ismini hiçbir şekilde ve hiçbir ortamda telaffuz etmeyeceğime dair söz verip olay yerinden ayrıldım.
Tek taraflı haber yapmamak için hem eski DP İlçe Başkanı Yaşar Uysal’ı hem de yeni başkan Bilal Gündoğan’ı telefonla arayıp “kira borcu” meselesini sordum.
Emniyet güçlerinin “çapraz sorgu” adını verdiği sisteme benzer bir yöntemle her ikisini ayrı ayrı yakalamışken, sorularımı peş peşe yönelttim.
Ancak itiraf etmeliyim ki açıklamalar beni tatmin etmedi ve bu bilgiyi dünkü köşe yazımda hem Uysal’ın hem de Gündoğan’ın beyanatlarını da işin içine katarak sizlerle paylaştım.
Demokrat Parti gibi bir zamanlar Türkiye ve Alanya siyasetine damgasını vurmuş bir partinin 2 bin 400 TL tutarında dört aylık kirasının birikmesi, üstelik bu kira borcuna karşılık demirbaşlarının rehin aldığı iddiaları dün siyasi kulislerde adeta bomba gibi patladı.
Tahmin edeceğiniz üzere en büyük tepkiyi de, bir gün önce yaptığımız görüşmede, “Elimde kira borcu olmadığına dair kağıt var” diyen Yaşar Uysal gösterdi.
Dün, öğleye doğru arayan Uysal, direkt konuya girip, “Bir insanın onuruyla, haysiyetiyle bu kadar kolay mı oynanabilir?” dedi.
Oysa ortada ne Uysal’ın ne de bir partilinin kişiliğine ve haysiyetine yönelik en ufak bir iddia ya da iftira yoktu.
Olay, bir dönem Alanya siyasetine damgasını vuran bir partinin “birikmiş kira borçlarını ödeyemez duruma” geldiğini gözler önüne sermek ve bir durum analizi yapmaktan ibaretti.
Sesinden hayli tepkili ve üzgün olduğunu anladığım Uysal’a, “O halde, dünkü sözünü ettiğiniz ‘Borcu yoktur’ kağıdını getirin, haber yapalım, böylece sizin de doğru söylediğiniz kanıtlanır” teklifi sundum.
Uysal, “Tamam, en kısa zamanda arayacağım” deyip telefonu kapadı. Aradan beş-on dakika geçmeden bu kez bir gün önce beni malzemelerin olduğu depoya götüren “ismi bende saklı” haber kaynağım aradı ve Uysal ile ekibinin kendilerinden “borcu yoktur” kağıdı talep ettiklerini, mülk sahibinin ise bu teklife, “Borcu ödeyin, kağıdı öyle vereyim” dediğini söylediğini aktardı.
Anlayacağınız, ortalık bir anda ana baba gününe dönmüştü.
Bu arada Yaşar Uysal’ın beni aramasının ardından iki saat ya geçmişti ya geçmemişti, telefonum yine çaldı.
Arayan yine Uysal’dı: “Biz Hacet’te eski partinin olduğu yerdeyiz. Yanımızda mülk sahibi de var. Gelin, açıklama yapacağız” dedi.
Dünkü köşe yazımdan dolayı bir hayli üzüldüğünü sesinden anladığım Uysal’ın bu teklifi üzerine adeta koşar adımlarla Hacet’e doğru gittim.
Gerçekten de eski parti bürosunun mülk sahibi, Yaşar Uysal, yeni ilçe başkanı Bilal Gündoğan ile başkan yardımcısı İlhan Memiş beni bekliyordu.
Uysal’ın hemen yanı başında oturan mülk sahibi, görüntü veya fotoğraf vermek istemediğini, ancak Demokrat Parti’nin kendisine borcu olmadığını söyledi.
Bu açıklama üzerine Yaşar Uysal’a döndüm, “Dün elinizde borcu yoktur kağıdı olduğunu söylemiştiniz. O kağıdı görebilir miyim?” dedim. Sabahtan beri köşe yazımdaki ifadelere köpüren, öfkelenen, tepki gösteren Uysal, en önemli kanıt olan kağıdı evde unuttuğunu söyledi.
Uysal’ın bu yanıtı üzerine bu kez mülk sahibine, “O halde şimdi boş bir kağıt getirelim, borcu olmadığına dair imzalı bir kağıt yazıp verin” teklifinde bulundum.
Ancak bu teklife hem Uysal, hem Gündoğan, hem de Memiş’ten itiraz geldi. “Mülk sahibi burada ve ağzıyla borcun olmadığını söylüyor. Yazılı kağıda ne gerek var” dediler.
Bu arada şunu da hatırlatmamda fayda var.
16 yıldır hasbelkader basının içerisinde yer alan bir gazeteci olarak, elimde belge olmadan böyle bir haber yapmayacağımı beni tanıyanlar iyi bilir.
Yaş tahtaya zor basarım.
Bu yüzden olası tepkileri önceden hesap ederek, bana gereken tüm belge, bilgi ve dokümanları topladıktan sonra elimdeki bilgileri habere dönüştürürüm.
Tıpkı Demokrat Parti ve kira borcu haberinde olduğu gibi!
Dün yaşananları kısaca özetleyecek olursak:
Yaşar Uysal ve mülk sahibinin, benim köşe yazımdan sonra bir araya gelip yaptıkları “sözlü” açıklamanın sonucuna göre, ne Demokrat Parti’nin ne de Yaşar Uysal ve ekibinin 2 bin 400 TL kira borcu yoktur. Borç iddiaları asılsızdır, ancak nedense ne mülk sahibi “borcu yoktur” yazısı vermekte, ne de Yaşar Uysal, bir gün önce elinde olduğunu söylediği “borcu yoktur” kağıdını göstermektedir.