Demokrat değil ülkücüyüz

ÜLKÜCÜ olarak yaşayan ve kalabilenler hiçbir dönemde kendilerini demokrat olarak tanımlamadığı gibi, Türk milliyetçiliği dışında hiçbir oluşum ve yapının içerisinde bulunmamıştır. Geçtiğimiz akşam bir televizyon programına katılan,...

ÜLKÜCÜ

olarak yaşayan ve kalabilenler hiçbir dönemde kendilerini demokrat olarak tanımlamadığı gibi, Türk milliyetçiliği dışında hiçbir oluşum ve yapının içerisinde bulunmamıştır.

Geçtiğimiz akşam bir televizyon programına katılan, yeni proje partisinin teşkilatlarının emanet ettiği isim olan, kendi bölgesinden bile milletin teveccühünü alamamış Koray Aydın, partilerinin adının muhtemel genel başkanlarının geleneklerine hiç de yabancı olmayan “Merkez Demokrat Parti” olması için üzerinde çalıştıklarını belirtti.
Bir kez daha anlamış olduk ki, Ekim ayı sonunda kurulması beklenen Merkez Demokrat Parti'nin adından da anlaşılacağı gibi, ülkücülükle, Türk milliyetçiliği ile uzaktan yakından alakası olmadığını, malum olanı tüm kamuoyu ile paylaşmış oldular.
Yeni partilerine hurdalıklarda parça arar gibi kapı kapı gezerek siyaseten bitip tükenmiş, milletin nezdinde hiçbir karşılıkları olmayan, kendilerine benzediklerini öngördükleri, sadakatin ne olduğu kavrayamamışlar ile yol arkadaşı arayışında olmalarını yadırgamamak gerekir.
Bayram sonrası ihanetlerini tescilleme gibi gayesi bulunanlar bir an önce gereğini yapmalıdırlar ki, kalanlar ile yeniden ülkücülerin kadifesi altındaki çelik gibi birbirimize kenetlenip dosta düşmana ülkücülerin öz kardeşten farkları olmadığını gösterebilelim.
Yıllarca parti içerisinden kendi fikriyatlarına ters düştükleri için küstürüp gönderdikleri, sırf ocakta yetiştiği için bile 2. sınıf muamelesi yaptıkları, hatta maddi gücüne göre değerlendirdikleri ülkücüler, hurdalık siyasetini benimseyenlerin gitmelerini dört gözle beklemektedir.
İnanıyorum ki her şerde bir hayır olduğunu bayram sonrası göreceğiz.
Tabi bir de gerçek yüzünü sonradan gördüklerimiz bizleri oldukça üzüyor.
Makam mevki üzerinde ince hesaplar yapıp diledikleri olmayınca, kritik bir süreçten geçtiğimiz bu günlerde hareketimizi yıpratma çabalarına ortak olanlar ise bunun bedellerini ödemekle mükellef olduklarını "müşavir" misali iyi hesaplamalıdırlar.
Kimlerin sayesinde hayallerini dahi kuramayacakları makam ve mevki sahibi olduklarını unutanları destekleyenlere baktığımızda, ince hesaplarını ve pazarlıklarını daha net görebiliyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi, kurulduğu günden beri bu tarz fitnelerle mücadele etmekte, dışarıdan MHP’yi yıkmayı beceremeyenler içerideki fitne ateşini körükleyerek emellerine ulaşmaya çalışmışlardır.
Ama her defasında oyunlar bozulmuş, ülkücü duruş galip gelmiştir.
Geçmişte rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş’e ihanet edenlerle aynı safta yer alarak geçmişte başaramadıkları ihanet filminin tekrarını liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'ye de izlettirmek istemişler, ama sadakati şeref bilen ülkücüler bu filmin figüranlarına teslim olmamış, Başbuğun izinde, liderinin emrinde davaya ihanet edenlerin oyunlarını bertaraf etmişlerdir.
Yaşanan bunca olay ve entrikalara rağmen elif gibi dik durmayı başaran ülkücüler, bayram sonrası yeniden kenetlenme, kucaklaşma ve MHP’yi zafere taşıyacak bir yapılanma sürecine başlayarak 2019 seçimlerinde ülkemizin ana sigortası olma rolünü yine üstleneceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Lider Devlet Bahçeli'nin emrinde tüm ülkücü kadrolar milletin gönlüne girecek, parti içerisinde birlik beraberlik rüzgarı esecektir.
Emirlerini nerden aldığı belli olmayan, okyanus esintisi ile yelken açanlar ise kopacak ilk fırtınada yerle yeksan olacaktır.
Bu düşüncelerle, sözlerimi Caner Kara’nın “Ant” şiiri ile bitirmek istiyorum.
***
"Aldanmadan makamlara, kürklere,
Yoldaş olup saray basan kırklara,
Turan adlı nazlı gelin Türklere,
Yar olunca duracağız ant olsun!
***
Gerçek kılıp ecdatların düşünü,
Geri alıp her bir mezar taşını,
Reziller eğerken rezil başını,
Huzura biz varacağız ant olsun!
***
Allah Türk'ü korusun ve yücelsin.