“Demiştim” deme hakkımı kullanıyorum!

Hafta sonu mimarlar, Alanya ölçeğinde yeni yöneticilerini seçecek. Konu nedeniyle, birkaç yıl önce Antalya'da yapılan bölge seçimleri için yaptığımız gezi aklıma geldi. Demokratik hakkımızı (her ne demekse!) kullandık veya kullandırıldık....

Hafta sonu mimarlar, Alanya ölçeğinde yeni yöneticilerini seçecek. Konu nedeniyle, birkaç yıl önce Antalya’da yapılan bölge seçimleri için yaptığımız gezi aklıma geldi. Demokratik hakkımızı (her ne demekse!) kullandık veya kullandırıldık. Tek liste; tartışma yok, gürültü yok. Böyle seçimler doğrusu çok uygar ve demokratik oluyor! Büyüklerimiz havada sandalyelerin uçuşmasını antidemokratik buluyor! Sanırım seçme ve seçilme anlayışımız ülkenin önemli sorunlarından biri…
Antalya yolculuğunda gezi arkadaşım Şener Yönetim’in oğlu ortaokul öğrencisi İsmail Cem’di. Yolda, büyüklerden çok küçüklerden bilgi edinilebileceğini ondan öğrendim. Zeki ve ufku geniş bir çocuk, dilerim geleceği parlak olur. Seçimden sonra hep beraber “Avatar” isimli filmi seyretmeye karar verdik. 3D teknolojisiyle çekilmiş filmi özel gözlüklerle seyretmiştik.
Dönüş yolculuğunda; fıkra, şarkı derken bir arkadaşın önerisiyle film hakkındaki görüşlerin tartışılmasına karar verildi. Herkes filmi beğenmiş ve methiye yarışına girmişti. Kafa yapımızdan mı yoksa bölgesel karakterimizden mi bilemedim ama filmi sevmediğimi açıkladım. Bence film; Amerika’ya başkaldırmanın bedelini fakir ülkeler öder, mesajını veriyordu. Doğrusu Mısır’ın, Tunus’un, Libya’nın başına gelenler emperyalizmin tasarımı değil midir?
Daha önce de katil ve diktatör dedikleri Saddam’ın ülkesi Irak’ı vurmuşlardı. Hatırlarsanız; Irak’ı vurmadan önce, Amerika ve İngiltere Kuzey Kutbunda buzlar arasına sıkışan bir balinayı kurtarmak için harcadıkları para ve zaman, mesaj vermeye yönelikti. Bir balinayı kurtaran anlayış elbette insanları zalim bir diktatörden de kurtarmalıydı.
Dünyanın en güzel kadınlarını dağıtmaya karar verdikleri ülkelere mesaj vermek üzere gönderiyorlar. Önceleri Vietnam’a da göndermişlerdi. Angelina Colie isimli bayanı Suriye’ye gönderdiler. Kadının verdiği mesaj “beni değil ama sizi öpecekler, aklını başına al” anlamındaydı. Amerika film, şarkı, elçi vb gibi enstrümanları mesaj verme amacıyla kullanır.
Ne biçim yazı bu diyebilirsiniz, oda seçimleriyle başlayıp Amerika’yla bitirmek! Ben iyisi mi, sayın Atila İncebacak’tan aldığım yaşanmış bir olayı aktarayım.
1960’lı yıllarda Elazığ Akıl Hastanesinden 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ’ın sokaklarına dağılır. Hastabakıcılar başhekim Mehmet Yazıcı’ya ne yapalım diye danışırlar. Başhekim “bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!” der. Doktor önde personel arkada, düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ sokaklarını dolaşırlar. Hastalar kuyruğa girip vagon olurlar. Akşam hastaneye döndüklerinde sayı 621’dir.