Cumhurbaşkanlığı seçimine doğru (3)

Devlet adamı vatandaşlar arasında düşmanlıkları körüklemez, toplumu germez. Aksine mevcut gerginlikleri ortadan kaldırmaya yönelik çaba sarfeder. Devlet adamı kabuk bağlayan yaraları kaşıyıp kanatmaz. Devlet adamı ufak hesaplar yapmaz....

Devlet adamı vatandaşlar arasında düşmanlıkları körüklemez, toplumu germez. Aksine mevcut gerginlikleri ortadan kaldırmaya yönelik çaba sarfeder. Devlet adamı kabuk bağlayan yaraları kaşıyıp kanatmaz. Devlet adamı ufak hesaplar yapmaz. Hele hele toplumu gererek buradan nemalanmaya kalkışmaz. Devlet adamı polisleri tahrik etmez. Şöyle bir hatırlayınız. Herkes Afrika seyahati dönüşü acaba Başbakan “Gezi olayları” başlangıcında ne diyecek diye bekliyordu. Ne dediler “Ben de 1 milyon kişiyi toplarım, yüzde elliyi zor zaptediyorum” diye konuşarak kıvılcıma su değil benzin dökerek dev bir yangına sebep oldular. Eli palalılar bu konuşmaların eseridir. Eğer bu şekilde değil de itidalli bir konuşmayı tercih etselerdi inanınız o olaylar yaşanmayacaktı, o gençler öldürülmeyecekti. Bir çok insan gözlerini kaybetmeyecekti. Polisleri “Destan yazıyor” diyerek tahrik ettiler. Maalesef bazı polisler de aşka gelerek istenmeyen neticelere sebep oldular. Hatta zatıalileri insanlarımızı komşularını ihbar etmeye davet edecek kadar işi daha da ileriye götürdüler. Bunlar karşı fikre duyulan tahammülsüzlüğün eseridir. Arada bir “Dersim olaylarını” gündeme getirirler. Devletin arşivleri elinizde lütfen incelettiriniz. Eğer bu arşivler uzman tarihçilere incelettirilirse isyan edenlerin hiç de masum olmadıkları görülecektir. 1937 olaylarını başlatan Seyyit Rıza adlı çapulcu karakol komutanı Yedek Subay İsmail Hakkı Bey’i bizzat kendi elleri ile şehit edip o karakoldaki 29 Mehmetçiği şehit ederek o karakolu havaya uçurup isyanı başlatmıştır. Yani Seyyit Rıza ve çapulcularına aferin denilerek ödül mü verilmeliydi? Elbette burada orantısız güç kullanıldığı bir gerçektir. Keşke bu olaylar hiç yaşanmasaydı. Burada sadece Cumhuriyet Döneminde değil Cumhuriyetten 100 yıl önce de zaman zaman istenmeyen olayları görüyoruz. Ama amaç başkadır. Dersim üzerinden Atatürk, Cumhuriyet ve kurucu felsefe hedef alınmak istenmektedir. İkide bir Dersim’in gündeme taşınması bu nedenledir. Bunu anlamak için dahi olmaya gerek yoktur. Kendileri şartlar olgunlaştığı takdirde Ermeniler’den özür dilemeye dahi hazırdırlar. Geçtiğimiz Nisan ayındaki konuşmaları bir nevi üstü kapalı özür mahiyetindedir. Oysa danışmanlarından Araştırmacı-Tarihçi Yazar Kadir Mısıroğlu’nun “Ermeni Mezalimi” adlı şaheserini okuyup dikkate alsalar böyle bir konuşmayı asla yapmazlardı. Uzun lafın kısası devlet adamlığı bambaşka bir kavramdır. Hem de çok ciddi bir kavramdır. Bu kavramı herkes taşıyamaz. Arada bir kendilerini Merhum Adnan Menderes’e de benzetirler. Lütfen adamı güldürmeyiniz beyim. Menderes’e benzer bir yönünüz yok. Hesap ortadadır. Her şeyden önce adını özellikle telaffuz etmekten imtina ettiğiniz Atatürk’e, rahmetli Cennet Mekan Menderes Atatürk ve Cumhuriyet’e hasım değil, inadına aşıktı, aşık. Menderes’e benzemediklerini başka bir makalemizde ele alacağız.

-DEVAM EDECEK –