Cruyff gençliğimizdi…

1971 yılında İzmir'de yapılan Akdeniz Oyunları'nın olimpik mirasını yiyen şanslı gençlerdik. TRT o yıl ilk kez bir futbol maçını naklen yayınlamış, sonrasında da Avrupa maçları vermeye başlamıştı. Okulumuz Bornova Maarif...

1971

yılında İzmir’de yapılan Akdeniz Oyunları’nın olimpik mirasını yiyen şanslı gençlerdik. TRT o yıl ilk kez bir futbol maçını naklen yayınlamış, sonrasında da Avrupa maçları vermeye başlamıştı.
Okulumuz Bornova Maarif Koleji’nin yeni yapılan ve modernite gereği lokal diye adlandırılan kantininde izliyorduk maçları. Gece geç saatlerde başlayan maçlarda yatılı küçük sınıflar kös kös yatakhaneye giderken, bizler Ajax ve Cruyff ile baş başa kalıyorduk...
Total futbol, oyuncuya verilen serbestlik gibi terimleri anlamazdık o zamanlar. Bildiğimiz tek şey oyundan çok zevk aldığımızdı. Ajax’a sistemi yerleştiren Rinus Michels’i de bilmezdik mesela. Çünkü öncesinde dış dünya ile ilişkimizi kuran televizyon yayını yoktu. En bilgilimiz Fuar Şehirleri Kupası’ndaki 3-0’lık Göztepe-Atletico Madrid maçını Alsancak’ta izleyebilenlerdi…
Romen asıllı Kovacs gelirdi antrenör olarak ekranlara. Sonradan, onun Michels’in uyguladığı sert disiplinin ardından oyunculara ilaç gibi geldiğini, kendi hünerlerini sergileme fırsatı bıraktığı için Ajax’ın üç yıl üst üste Avrupa Kupası’nı aldığını öğrenecektik.
Aç ve bilgisiz beyinlerimiz, Katenaçyo denen İtalyanların çirkin futbolu ile Ajax’ın oyunu arasındaki farkı anlıyordu. Cruyff’un liderliğinde dönerek oynanan futbolu, bir bilgisayar oyunu gibi zevkle izliyorduk.
O yıllarda futbolun nerdeyse durarak, rakibi ısırmadan oynandığını anlamıyorduk tabii ki. Formaların bolluğunu ve gittikçe daralacağını; şortların kısalığını ve sonradan diz altına ineceğini de! Ajax’ın klasik kırmızı beyaz forması o kadar akılda kalıcıydı ki, renksiz ekranda bile bir taraftarlık oluşturuyordu.
En önemlisi saçlar ve uzun favorilerdi. 1970’lerin değişen dünyasının öncülüğünü yapan Hollandalı gençler, biz sivilcelerden henüz kurtulmakta olanların idolüydü. Cruyff’un vites değiştirerek oyunu hızlandırdığı ya da gol attıktan sonra kolunu kaldırıp sıçradığında uçuşan saçları da beynimize kazınanlardandı.
1974 Dünya Kupası’nın finalinde, Ajax’dan sekiz futbolcunun yer aldığı Hollanda Almanya’ya yenilince Türkiye kaybetmiş gibi üzülmüştük. Hollanda’nın futbolunu sevgililerimizi ihmal etme pahasına kaçırmaz, hemen ertesi gün plajda çift ayak girerek rakipten top almayı denerdik. Dizlerimizin altında kıl kalmamacasına!
Cruyff’un daha gençliğinden başlayarak Drum sardığını da bilemezdik, belki de yaşamını böylesine erken söndürmesine neden olan. Biz yeni yetmelere futbolu öğrettiği, dış dünyayla buluşturduğu için ona teşekkürden başka edecek sözümüz yok. Işıklar içinde yatsın…