KONUŞMA
yetisi insanoğlunu diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerin başında gelir. İnsanın anne karnında başlayan çevre ile iletişimi, doğumla birlikte artış gösterir. Bu etkin iletişim, iki insanın bir araya gelmesiyle daha da hızlanır. Çok sayıda psikoloji kaynağında dil gelişiminin temelleri hamilelik esnasında, doğum ve doğum sonrasında atıldığı kabul edilir. Anne karnında yeterli olgunluğa erişen bebek dış çevreden belirli yükseklikteki sesleri almaya başlar. Böylelikle bebek, konuşma becerisinin ilk basamağına adım atar. Dünyaya yeni 'Merhaba' diyen bir bebeğin ilk çığlıkları ilerleyen aylar ve yaşlarda çocukta konuşma becerisinin habercisi sayılabilir. Hayatın ilk aylarında gülme, ağlama ve hapşırma gibi tepkiler bebek için ilk ses olarak kabul edilir. Bebeklerde doğum sonrası ilk ay sıklıkla gözlenen ağlama tepkisi ikinci ay iletişimin en etkili habercisi gülme tepkisi şeklinde karşımıza çıkar. İlk iletişim deneyimlerini bu yolla (gülme) kazanan bebekler 3. ayla birlikte 'Agu'lamaya başlayabilirler. (agulama dönemi) Çocukların dil gelişimi kazanımlarının en hızlı seyrettiği dönem 0-4 yaş aralığıdır. Pedagoji Derneği'nin yayınladığı akademik verilere göre işte, ay ay çocukların dil ve konuşma gelişimleri:
"4-6. aylardan itibaren ünlü ve ünsüz ses sayısında artışlar görülebilir. Örnek: "aaaaaaaaaaaa kııııııııııı" v.b.
7-10. aydan itibaren bebekler belirli heceleri üretme becerisi gösterebilirler. Örnek: "Ga-ga ma-ma".
12-18. aylardan sonra bebeklerde anlamlı sözcük kullanımı başlar. Bu kelimelerin sayısı yaş cinsiyet ve diğer etkenlere bağlı olarak 3-20 arasındadır.
18-24. aylarda iki kelimeli cümleler oluşur. Anne, mama, baba ve top gibi.
24-30. aylarda çocuklarda benmerkezcil davranışlar sıklıkla görülür. Çocuklar isteklerini 2-3 kelimelik cümlelerle ifade ederler.
3-4'lü yaşlarda çocuklar şarkı tekerleme söyleyebilir. Kendi istekleriyle sözel ifadeler üretebilirler. Tekrarı istenen sözel ifadeleri tekrar edebilirler.
4-5'li yaşlarda neden, nasıl, niçin soru kelimeleriyle olayları anlamaya çalışırlar.
5-6'lı yaşlarda çocuklar basit bir öyküyü bize anlatabilirler."
ÇOCUĞUNUZ DİL VE KONUŞMA PROBLEMLERİ YAŞIYORSA DİKKAT!
Anne karnında, doğum esnası ve sonrasında karşılaşılan riskli durumlar çocuklarda konuşma bozukluğuna sebep olabilir. Somutlaştırmak gerekirse bunun en net örneği, dudak damak anomalileridir. Çocuklarda konuşma bozuklukları diğer psiko-motor alanlardaki retardasyonla (gerileme) da ilgili olabilir. Kalem kullanma becerisi olmayan ya da renkleri tanımada, ayırt etmede büyük zorluk yaşayan bir çocuğun iyi bir konuşma becerisi olmayabilir. Konuşma bozukluğu beraberinde görme, işitme, öğrenme ve algılamayı beraberinde getirir.
TAKLİT EN ÖNEMLİ SİLAHLARIDIR
Çocukların dil konuşma kazanımı sırasındaki en önemli silahları hiç kuşkusuz taklittir. Konuşma temelde otomatik işleyen bir süreç olduğu için taklit hususunda herhangi bir müdahaleden bahsetmek sağlıklı olmayacaktır.
AİLEYE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR
Çocukların dil gelişimini sağlıklı tamamlayabilmelerinde aile ve çevrenin etkisi oldukça büyüktür. Öyleki çocuklar çevrelerinde konuşulanları dinleyerek ve çoğu zaman işittiklerini uygulayarak konuşmayı öğrenirler. Aileler çocukla kelimeleri değiştirmeden bilindiği şekilde kullanmaya özen göstermelidir. Örneğin; 'kitap'a 'kipat', 'portakal'a 'porkatal', 'televizyon'a 'tezyon, bozon...', 'domates'e 'donavez', 'sifon'a 'fison' diyen bir çocuğa kelimeyi her söyleyemeyişinde gülen ya da çocuğun üzerinde baskı oluşturarak, 'Nasıl söyleyemezsin, düzgün alış. 'O tezyon değil Teeee-leeee-vizzzz-yonnnn' diyen anne ve babalar dikkat! Konuşmayı eğlenceli hale getirebilen anne ve babalar çocuklarıyla çok daha kolay iletişim kurarlar. Çocuğun seviyesine inebilmek çocuk psikolojisinde oldukça önemlidir. Bunu başarabilen anne ve babalar çocuklarını anlayarak onlara konuşmaları konusunda aşırı baskı kurmayarak çocuğun dil koduna dair kuralları zamanla kavrayacağını bilirler.
Her çocuk kendi kişisel gelişimini kendi yaşı ile paralel bir gelişim görevi ile bütünleştirir. (istisnalar hariç)
İşitme sorunları dil gelişimini ciddi ölçüde etkiler. Özellikle yaşamın ilk yıllarında hafif dereceli dahi olsa olası bir işitme kaybı, çocuğun konuşma girdilerini kaçırmasına sebep olabilir. Odyolog muayenesinin önemini ailelere hatırlatmak isterim. Özellikle çocuğunuzda üst solunum yolu enfeksiyonu, kulak iltihaplanmaları ve çocuğun işitmesine dair çeşitli sıkıntılar olduğunu düşünüyorsanız geç kalmadan bir odyoloğa giderek işitme muayenesi yaptırınız.
Çocukluk yıllarında yaşanan travmalar da çocuğun dil gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Dil ve konuşma terapistleri ile belirli seanslar dahilinde yapılacak bireysel veya grup halinde terapiler (öncelikle bireysel görüşmede yarar var) sorunun çözümüne ciddi ölçüde ışık tutacaktır.
ÖZETLE;
Çocuklarınızın dil ve konuşma gelişimi ile ilgili sorun yaşadığını düşünüyorsanız; profesyonel yardım alma konusunda kararsızlıkları bir kenara bırakıp derhal bir psikoloğa ya da konuşma terapistine başvurmalı, danışmalısınız. Kişinin baş etme yolları, sıkıntı anında yaşadığı duygudurum, davranış ve davranımları önemlidir. Bunların sağlıklı olup olmadığını sormakla veya yeni çareler aramakla inanın hiçbir şey kaybetmezsiniz. Unutmayınız ki olası gecikmeler işi yokuşa süreceği gibi çocuğun başka türlü sorunlar yaşamasına da davetiye çıkaracaktır.
Sorunların çözümünde her zaman erken teşhis ve müdahale önemlidir. Sağlıklı günler.