Çoban muhabbeti

DEĞERLİ okurlar. Kimi okurlarımla çoğu dostlarımdan. 'Neden eskisi gibi siyaset yazmıyorsun” diye soranlar olduğu gibi, ciddi eleştirilerde bulunanlarla da karşılaşıyorum. En az 50 yıl boyunca, siyasetle sarmaş dolaş, vıcık  vıcık...

DEĞERLİ

okurlar.

Kimi okurlarımla çoğu dostlarımdan.
“Neden eskisi gibi siyaset yazmıyorsun” diye soranlar olduğu gibi, ciddi eleştirilerde bulunanlarla da karşılaşıyorum.
En az 50 yıl boyunca, siyasetle sarmaş dolaş, vıcık vıcık oldum.
Hem aktif olarak siyasetin içinde bulundum, hem de medyada siyaset yazıp çizdim.
Geriye dönüp, geçmişe şöyle bir bakıp, objektif biçimde bir değerlendirmeye gittiğimde, hayal ettiğim bir Türkiye için, belli donanıma sahip, ne bir siyasi yapının ne de çok güçlü, bu ülkeyi her anlamda ayağa kaldıracak, çağdaş donanıma ve birikime sahip bir siyasi kadronun, hiçbir dönemde, siyaset arenasında yer almadığını, en azından böyle bir ekibin ülke siyasetine egemen olamadığını rahatlıkla iddia edebilirim.
Ama tüm bu olumsuzluklara rağmen, ben de geçmişte, bir ideolojiye ve de bir siyasi yapıya hatta bazı siyasi aktörlere inanarak, bin bir umutlarla onların peşine takıldığımı itiraf etmeliyim.
Ömrüm boyunca, her konuyu ve her şeyi araştırmaya ve de sorgulamaya çalışarak, en doğruya, en güzele yönelmeye çalıştım.
Tabii ki birçok konuda, herkes gibi benim de yanılgılarım oldu.
İdeolojik anlamda, belli dönemlerde ben de fanatizmin batağına dalmış olsam da, uzun bir süredir, farklı ideolojileri objektif bir gerçekçilik içinde ele alıp derinliğine incelediğimde, olumlu ve olumsuz yönlerini görebilme becerisine sahip olduğuma inanıyorum.
Soyut kavram ve sloganlarla süslenmiş, ideolojilere dayalı siyasi yapılanmaların, genelde insanı ve insanlığı barışa, kardeşliğe değil, kavgaya acımasızlığa hatta savaşlara taşıdığını rahatlıkla iddia edebilirim!
Felsefi anlamda ise, dünya görüşümde fazla bir değişiklik olmadı.
İşte bu nedenledir ki, son yıllardaki siyaset anlayışını ve topluma şu ya da bu şekilde empoze edilmeye çalışılan dogmatizme dayalı dünya görüşüyle beyinlerin yıkanmasını ve günümüz gençliğini dünyevi değil uhrevi bir masal dünyasına yöneltme çabalarını bir türlü kabullenemiyorum.
Çocuk yaşta gencecik fidanların hangi yönde olursa olsun papağan gibi belli bir ideoloji ya da inançla sarmalanmasını kesinlikle doğru bulmuyorum.
Gençlerimiz belli bir yaşa geldikten sonra özgür iradeleriyle, ideolojileri ve inançları olabildiğince inceledikten sonra, şu ya da bu ideolojiye ya da inanca yönelmeliler.
Biz tam tersi bir yaklaşımla, aileden başlayarak, mahallede, okulda ve de bir sürü ideolojinin ve inancın yayılmaya çalıştığı çok farklı yapılanmalarla, gençlerimizin özellikle de çocuklarımızın beyinlerini kendi saplantılarımız ve ezberlerimizle dolduruyoruz.
Efsanelerle, destanlarla, hikaye ve masallarla hatta tarihteki zaferlerimizle, kahramanlarımızla ve kahramanlıklarla beslenen hamaset ağırlıklı yiğitlenmelerle, toplumu hayatın gerçeklerinden uzaklaştırıp, hayal alemine taşımaya dönük algı operasyonlarının bombardımanında, toplumun özellikle de günümüz gençliğinin, iyiye güzele ve doğruya yönelebilmesi, en önemlisi de dünyalı ve çağdaş bir insan olabilmesi çok zor.
Genelde böylesine yozlaşmış, kokuşmuş ve bozulmuş siyaset anlayışı nedeniyle, sağlığımı da düşünerek, siyasetçileri dinlemekten ve siyasi gelişmeleri çok yakından izlemekten özellikle uzak durmaya çalıştığım için siyaset yazmamaya özen gösteriyorum.

- DEVAMI YARIN -