‘Çılgın’ değil akılcı projeler üretilmeli (2)

Bu proje, kentin bugüne kadar yapılan ve bu proje ile yok sayılan tüm plan çalışmalarında da korunan doğu-batı yönündeki kentleşme eksenini, kuzeye kaydıracak ve orman alanları ile su havzalarının bulunduğu kuzey bölgesinde yeni yerleşim...

Bu proje, kentin bugüne kadar yapılan ve bu proje ile yok sayılan tüm plan çalışmalarında da korunan doğu-batı yönündeki kentleşme eksenini, kuzeye kaydıracak ve orman alanları ile su havzalarının bulunduğu kuzey bölgesinde yeni yerleşim alanlarının oluşmasına neden olacaktır. Kanal İstanbul Projesi, 3. Köprü ile birlikte, İstanbul’u elindeki son doğal kaynaklarını da tüketmiş, yaşanılamaz bir kent haline getirecektir.
Dün açıklanan çılgın Kanal İstanbul projesi, bize siyasetin keyfiyetini ve bilim tanımazlığını da bir kez daha göstermektedir. İstanbul’da yapılan tüm plan çalışmalarına aykırı olan proje ile yöneticilerimizin plan tanımazlıkları da bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır. İstanbul’un her ölçekteki plan çalışmalarına aykırı olmasına rağmen rant sevdası; ne yazık ki İstanbul‘un son doğal değerlerini de yok edecek ve İstanbul’un kronik sorunlarına çözüm olmaktansa bu sorunları daha da arttıracaktır.
Kanal İstanbul Projesi İstanbul’un gerçek sorunlarını görmekten çok uzak olması yanında, bu sorunların çözümünü ertelemek anlamına gelmektedir. Odamız, İstanbul’u sanal projelerle yok etmeye çalışanlara, İstanbul’u yaşanabilir olmaktan çıkaracak rant sevdası ile hazırlanmış projelere karşı, kamu ve meslektaşları adına üstlendiği sorumlukları gereği, bilimsel gerçekleri gün yüzüne çıkarma görevini sürdürecektir.”
ÜTOPİK VE ÇILGIN DEĞİL AKILCI PROJE
Bu balyoz gibi açıklamadan sonra diyeceğim şudur. Türkiye’nin "çılgın" akıl, mantık ve vicdanla bağdaşmayan projelere değil, akla, mantığa ve vicdanlara uygun projelere ihtiyacı var.
Türkiye'nin gelecekte dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri olmasının yolu ne nükleer enerjiden, ne de İstanbul Kanalı'ndan geçer. Öncelik, ekonomi alanında akılcı projelere ve eğitime verilmelidir. 21. yüzyılı, bilgi toplumunu yakalamak için, insanların böyle çılgın projelere sürüklenmemeleri için her şeyden önce eğitime, araştırma-geliştirmeye yatırım yapmalıyız. Eğitime önem veren, araştıran ve geliştiren bir toplumda böyle abuk-sabuk projeler gündeme getirilemez.
BAŞBAKAN DANIŞMANLARINI SORGULAMALI!
Başbakanın tespit edebildiğim eksikliklerinden birisi ona her şeyi çekinmeden söyleyecek bir danışmanının olmamasıdır. Başbakanın "Emredersiniz efendim" alkışlarına değil, çılgın projede olduğu gibi "Bu yaptığınız yanlış" diyecek profesyonel uzmanlara ve danışmanlara ihtiyacı var.
Sonuç olarak İnsanlık Anıtı’nın “Allahüekber” denilerek kellesinin alınması, çılgın proje açıklanırken arkeolojik eserlere “çanak-çömlek” muamelesi yapılması, bende çılgın projeye sahiplenilmesi noktasında açık kapı bırakmadı. “Tükürürüm böyle sanata”, “Yıkarım bu ucubeyi”, zihniyeti bana göre yeterince “çılgın…”
Genelde dünyadaki tüm benzer uygulamalarda heykeller rejimlerden sonra yıkılır. İnsanlık Anıtı’nın yıkımı da kültürel ve siyasal bir rejim değişikliği hazırlıklarını simgeliyor. Yargıyı engel sayan, sanata balta vuran, heykellerin kafasını kesen, gövdelerini parçalayan bu yeni kültür rejiminin her konudaki yaptırımlarından ve bu tür proje çılgınlıklarından kuşku duyuyorum… Teknik bir adam olarak kuşkum ancak böyle çılgın ve ütopik projeler yerine, tüm bölümleri ile, yani etüt, planlama, alt yapı maliyeti ortada olan ve kamu yararı olan projelerin üretilmesi ile giderilebilir.
-BİTTİ-