CHP'nin adalet mücadelesi

Her şey İmralı görüşmeleri süreciyle ateşlenmişti. İYİ Parti sürece dahil olmamıştı. Belediyelere kayyum atamaları politikayı hareketlendiriyordu. O sabah herkes İstanbul'daki tutuklama haberleriyle uyandı. Siyasi atmosferde tansiyon yükseliyordu. Erken seçim ve anayasa değişikliği üzerinde pazarlık ve paradigma yorumları sürüyordu. Siyasetin sinir uçları gıdıklanıyor, hukuk ve adalet kavramlarında tartışma büyüyordu. Yasağa rağmen İstanbul halkı Saraçhane'de toplanmış, tüm CHP teşkilatları teyakkuza geçmişti.


Sayı her geçen gün artıyor, gösteriler diğer şehirlere de yayılıyordu. Kaygılar, endişeler toplumu germişti. Genç, öğrenci, gazetecilerden de tutuklular vardı. "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama" suçu iddiasıyla, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ daha önce tutuklanmıştı. İmralı görüşmeleri ve terör örgütünün kendisini feshi yönündeki “Terörsüz Türkiye” süreci hararetli sahneler sergileniyordu.


Diploma tartışması eskiden de vardı. Ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nunki İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu’nca nakil için "Not ortalamasının yetersizliği" gerekçesiyle 27 kişininkiyle birlikte iptali fitili ateşlemişti. Cumhurbaşkanlığına adaylığın önünde engel teşkil edeceği, itibar süikasti yapıldığı, adaylığın önlenmesi, adalete güven riski artışı yorumlarına neden olmaktaydı. Öğrenciler, eğitimciler greve, barolar da yürüyüşe geçmişlerdir. Borsa devre kesti. Rezervler azaldı. Döviz yükseldi.


İstanbul belediyelerinde, 19 Mart 2025 günü başlatılan gözaltılar, soruşturmalar, protestolar tutuklamayla sonuçlanmıştı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da ‘Kuvvetli suç şüphesi’ gibi gerekçelerle tutuklanarak Silivri cezaevine gönderilenler arasındaydı. Ceza almadan tutukluluk haliyle kişilerin suçlanması anayasal haklara uygun olmamalıdır. Anlaşılan soruşturma ve sorgulamalar derinleştirilecektir. Turpun büyüğü heybeden çıktı derken, daha büyüğü gündemi karıştırmış, adalet ve demokrasi masaya taşınmıştır.


Cumhuriyet Halk Partisi, 23 Mart 2025 günü, üyelerine yönelik Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için planladığı seçim sandığına destek sandığı da ekleyerek yeni bir yöntem uygulamıştır. Gözaltı süreciyle başlayan protestolara katılım her gün artmıştır. Üniversite öğrencileri de eylemlere destek vermişler, hukuk ve demokrasi mücadelesine katılmışlardır. Gösteriler CHP önderliğinde kolektif kötülüğe muhalif protesto mahiyetinde değerlendirilmektedir. Muhalefet liderlerinden de destek gelmiştir. Hukuka saygılı, provokasyona kapalı mücadele örneği sergilenmesi arzu edilmesine rağmen bazı provokatif olaylar görünmüştür. İstanbul siyaseti özüne has veri üretmiştir: "İstanbul'u kazanan, Türkiye'yi kazanır! İstanbul'u kaybeden, Türkiye'yi kaybeder! İstanbul haksızlığa uğrarsa, Türkiye de haksızlığa uğrar!" denmektedir.


Muhalif ses ve savlar hukuk ve demokrasi üzerinde yoğunlaşmakta, iktidarın ömür boyu koltuk hevesi üzerinde durmaktadır. Olağanüstü hal durumuyla iktidarın itibar suikastı yaratarak “İç cepheyi sağlamlaştırma” gayreti diye işlenmektedir. CHP, diploma iptalini yok hükmünde saymakta, “Masumiyet karnesinin ihlali” şeklinde yorumlayıp, devlet imkanlarının “Aparat” olarak kullanıldığı şeklinde propaganda türetmektedir. İnsanları konuşturan çevresi, destekçileri, hayalleri, ulaşmak istediği hedefleri, idealleri, ülküleridir. Üniversite gençliği umutsuzluğunu, "Hiç bir işe yaramayan bir mesleğin eğitimini alıyoruz" endişesiyle ifade etmekte ve bunu eğitim sisteminin beka sorunu, gelecek endişesi görmekte, güvensizlik hissetmektedir.


CHP’nin, adayı belirleme sandığı seçmende bir miktar heyecan yaratmıştır. Nevruzla birlikte demokrasi ve hukuk eylemleri siyaseti bir yeni atmosfere sürüklemiştir. Gelişmeler demokrasi sorunu niteliğinde değerlendirilmektedir. Politika, “Terörsüz Türkiye Yüzyılı" kavramıyla sürtüşen siyasal iklime evrilmiştir. Halk, eylemleri nevruzla birlikte, nevruz havasıyla yeni bir liman arayışına doğru sürüklemektedir.


Nevruz, Ergenekon’dan çıkış ve Bozkurt destanında baharın müjdecisi, güzel günlerin habercisidir. İktidar ve muhalefetin yeni güne daha yeni iyilik ve güzellik umuduyla gelişen diriliş ve uyanış trendiyle pekiştirmesine ihtiyaç vardır. Kin, nefret, küfür, kaos derken miting, protesto, provokasyon endişesi artmaktadır. Her geçen gün büyüyen gösteri ve eylemler Alanya sokaklarına da yansımıştır.


“Her şey çok güzel olacak!” sloganın mucidi, 21 yaşındaki, Berkay da tutuklanarak tarihe geçmiştir. Mitingler arife günü Saraçhane’den Maltepe’ye taşınmıştır. Politik kaos büyümektedir. Bayram, partileri barıştıramamıştır. Ancak ilk defa MHP ile DEM el sıkıştı. Anayasal açıdan doğru adımdır. Bazılarının düşman görünümlü dostları vardır. İktidarın mezar taşı polemiği fay hatlarını iyice germiştir. İmralı süreci, diğer yandan kayyum atamaları, Özdağ'ın Silivri süreci, nihayet “İmamoğlu’nun diplomasının iptali, tutuklanması” bardağı taşıran son damla protestoları tetiklemiş, siyasete irtifa kaybettirmiş, CHP’yi kurultaya sürüklemiştir. “Her şeyin çok güzel olup olmayacağını” yeni gelişmeler gösterecektir.