GEÇEN
hafta siyasi gelişmeler bakımından çok hararetli ve de renkli geçti.Cumhurbaşkanlığı seçimi.AK Parti'nin yeni Genel Başkanı’nın belirlenmesi.Davutoğlu’nun Başbakan olması.CHP’nin AK Parti gibi acilen olağanüstü kurultaya gitmesi.Kurultayın CHP tarihinde ender gördüğümüz belli bir olgunluk içinde geçmesi.Adayların yan yana oturması.Seçim sonrasında kucaklaşmaları.İnanın tüm bu kritik süreçler başka bir zaman diliminde gündeme gelmiş olsaydı yer yerinden oynardı.Bu olumlu gelişme, Türkiye’nin giderek normalleşerek demokratikleşmesinden mi, yoksa siyasetçilerimizin, demokrasi kültürüne yavaş yavaş da olsa, yelken açmaya başladıklarından mı kaynaklanıyor?Bence CHP Kurultayı bu yönleriyle alkışlanmalı.Bir başka alkışlanması gereken kişi de, Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkma cesareti gösteren Muharrem İnce’ydi.Kılıçdaroğlu’nun bu kurultayla birlikte, partinin sadece Genel Başkanı değil, lideri olduğunu da kabul etmemizde yarar var.Yeni kadrosuna aldığı isimleri pek beğendiğimi söyleyemeyeceğim.Bazı isimlere dönük eleştiri de getirmek istemiyorum ama Faruk Loğoğlu’nun dışlanmasıyla CHP’nin bundan sonraki politikaları bakımından kaygı duyduğumu da itiraf etmeliyim.Dünyada ve Türkiye’de ideoloji temelli doktriner siyasi yapılanmalar yavaş yavaş silinmeye başladı.Günümüzde seçmenin tercih ettiği partiler kitle partileri.İdeoloji temelli marjinal yapılanmalar sembolik düzeyde kalmaktan öte gidemedikleri gibi, iktidar olmaları da mümkün olmuyor.CHP bir an önce tarihi ve tarihindeki büyük isimlerle övünmeyi, özellikle de geçmişe öykünmeyi bırakıp, bugünkü yetişmiş bilim adamlarından ve de deneyimli siyaset adamlarıyla birlikte, mevcudu eleştirerek kötülemeyle yetinme yerine bugünün büyük imkanlarıyla ve de büyük birikime sahip siyasetçilerimizle yarınların büyük yapılarının projelerine odaklanıp yoğunlaşmalarında yarar var.Sayın Kılıçdaroğlu’nun içki masası muhabbetine dönük eleştirisinin çok anlamlı olduğunu da söylemekte yarar var.Biz solcular genelde bu sofralarda teorik tartışmalarla ahkam kesmeyi, hayaller kurarak devrim yapmayı pek severdik.Sanırım şimdi de aynı alışkanlık sürüyor gibi!Bu yönleriyle, CHP’deki gelişmelere bakarsak, CHP hala hangi çizgide koşacağını bırakın, hangi cenahta yürüyeceğini dahi tam olarak belirleyebilmiş değil.Umarız bundan sonra, hangi çizgiye yöneleceğini bir an önce belirleyip, yürümeyi bırakıp, koşmaya başlar.