Çanakkale Savaşı’nın gözden kaçan yanı

Çanakkale Savaşı, Osmanlı döneminde yapılmış olmasına karşın, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla ilgili çok önemli bir dönüm noktasıdır. Bu savaş kazanılmasaydı, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılması imkansızlaşırdı. İlk...

Çanakkale Savaşı, Osmanlı döneminde yapılmış olmasına karşın, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla ilgili çok önemli bir dönüm noktasıdır.
Bu savaş kazanılmasaydı, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması imkansızlaşırdı.
İlk bakışta, bu savaş, anlamsız bir direniş ve insan kaybı gibi de görülebilir.
Zira, İtilaf Devletleri 1915’de Çanakkale’yi geçemediler ama sonrasında ellerini kollarını sallayarak boğazları geçip İstanbul’u işgal ettiler.
Olaya bu açıdan baktığınızda, bu savaşın sadece bir prestij anlamı taşıdığını, neticede düşmanın hem de hiç silah atmadan boğazları geçtiği söylenebilir.
Çanakkale zaferinin asıl önemi, düşmanın üç yıl boyunca boğazları geçip Rusya’ya ulaşamamasıdır.
İtilaf devletleri 1915’de boğazları geçip müttefiki Rusya’ya ulaşamayınca 1917 Ekim devrimiyle Çarlık yıkıldı, yerine Sosyalist bir rejim geldi.
Çarlık Rusya’sı, Anadolu’ya özellikle de boğazlara tek başına hakim olmak istediğinden, Yunanistan’ın Çanakkale Savaşı’nda İtilaf Devletleri’nin saflarına katılmak istemesine karşı çıkmıştır.
Rusya’daki yeni rejim 1. Dünya Savaşı’ndan yani kazanılacak bir savaştan çekilerek, bizim Kurtuluş Savaşı’nı kazanmamızda neredeyse belirleyici rol oynamıştır.
Tarihi gelişmeyi dikkatli bir biçimde incelediğimizde, sınırlarımıza en yakın ve en güçlü bir devlet olan Rusya, savaşın önemli bir bölümünde bizim karşımızdayken, savaşın bitimine çok az bir zaman kala kazanacağı bir savaştan çekilip bize büyük maddi ve manevi destek vermiştir.
İtalya ve Fransa, İngiltere’nin desteklediği Yunanistan’ın 15 Mayıs 1919 tarihindeki İzmir’i işgal ederek Anadolu içlerine yönelmesine karşı çıkmışlar ve bu işgali desteklememişlerdir.
Burada önemli bir gelişmeden de söz edebiliriz.
Savaşı kazanan İtilaf Devletleri, özellikle de İngiltere, Rusya’daki yeni rejimden de korkarak, Türkiye’nin komünizme kaymasından endişe ederek, Kurtuluş Savaşı’nın belli bir döneminden sonra Mustafa Kemal’in liderliğindeki hareketi açıktan desteklemese de köstek olmamaya çalıştığı da bir gerçektir.
Burada yalnızlaşan, çıktığı maceralı yolda, güvendiği dağlara kar yağan Yunanistan olmuştur.
Türkiye yıllar boyu komünizm tehlikesiyle yatıp kalkıp, ülke içinde cadı avına çıkarken, aslında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulabilmesinde komünist Rusya’nın çok ciddi katkıları olduğunu da kabul etmek zorundayız.