Büyük vurgun

​2025 yılı, kültür atlasımızda derin yaralar açarak, ruhumuzu dinlendiren o büyük gölgeleri birer birer çekerek geçiyor.

Takvim yaprakları düştükçe eksilen sadece günler değil; bir devrin son tanıkları, kelimelerimize can veren o eski dostlar da birer birer aramızdan ayrılıyor.

Bu yıl sahnelerin ışığı biraz daha solgun, stüdyoların koridorları her zamankinden daha sessiz.

​Bir sabah uyandığımızda, arabeskin o dertli ve vakur sesinin sustuğunu öğrendik.

Ferdi Tayfur’un "Merak Etme Sen" derken içimize saldığı o güven, artık uzak bir hatıranın yankısı... Onunla birlikte, bir Anadolu delikanlısının masumiyetini ve o vakur hüznünü de uğurladık. Hemen ardından, Yeşilçam’ın en asil yüzlerinden Filiz Akın’ın o zarif veda busesi takıldı kalbimize. Bir "Kolejli Kız" zarafetiyle hayatımıza giren o ışık, sinema perdesinden süzülüp sonsuzluğun beyazına karıştı.

​Dert ortağımız, Karadeniz’in hırçın ama merhametli sesi Volkan Konak’la gökyüzüne "Cerrahpaşa" hüznünde bir selam gönderdik.

Türk halk müziğinin samimiyetini omuzlarında taşıyan Kahtalı Mıçe, Anadolu’nun tozlu yollarından topladığı o yanık türküleri bizlere emanet edip sessizliğe büründü.

​Sadece sesler değil, hikâyeler de yarım kaldı bu yıl. Osman Sınav’ın o büyük destanları anlatan yönetmen koltuğu şimdi boş; kurgu masasındaki o deha, hayatın kendi senaryosuna yenik düştü. Edip Akbayram’ın "Aldırma Gönül" diye haykıran onurlu sesi, şimdi özgürlük rüzgârlarıyla başka kıyılarda esiyor.

İlhan Şeşen’in o şehirli ve romantik melodileri İstanbul’un rüzgârlı sokaklarında asılı kaldı; "Ellerimde Çiçekler" şarkısı artık biraz daha yetim, biraz daha boynu bükük...

​Ve nihayet, o devleşen sesiyle avizeleri titreten Türk sanat müziğinin kraliçesi Muazzez Abacı... Onun vedası, kulaklarımızda en acı nağmeyi bıraktı.

Veda vaktinin o ağır yükü kapıya dayandığında, sözün bittiği yerde o hüzünlü melodiler başladı. Tıpkı ustanın o meşhur şarkısındaki gibi:

​"Gözlerim uykuyla barıştı sanma,

Sen gittin gideli dargın sayılır.

Ben de bir zamanlar sevildim amma,

Seninki düpedüz vurgun sayılır.

​Ne kadar zulmetsen ah etmem sana,

Her iki cihanda gül kana kana.

Seninle cehennem ödüldür bana,

Sensiz cennet bile sürgün sayılır."

​Sanatçı gitse de bıraktığı o eşsiz iz kalır; bir nota, Güllü bir sabah rüzgârında burnunuzun direğini sızlatır; bir film sahnesi en yalnız anınızda omzunuza dokunur.

Bizler bu büyük boşluğu onların mirasıyla doldurmaya çalışırken şunu çok iyi biliyoruz.

2025 yılı boyunca bu çok değerli sanatçılarımızı birer birer kaybederken, asıl ve en büyük "vurgun"u sanat dünyası ve biz sanatseverler yedik.

​Esen kalın...