Burnundan kıl aldırmayanlar dikkat…

Aklımın bir köşesinde her zaman bulundurduğum bu hikayeyi yıllar önce de anlatmıştım sanırım… Bir kere daha anlatayım… Zengin ve yaşlı adam, bir sabah müthiş bir 'baş ağrısı” ile uyanır… İlaç filan alır ama ağrı bir...

Aklımın bir köşesinde her zaman bulundurduğum bu hikayeyi yıllar önce de anlatmıştım sanırım…
Bir kere daha anlatayım…
Zengin ve yaşlı adam, bir sabah müthiş bir “baş ağrısı” ile uyanır…
İlaç filan alır ama ağrı bir türlü geçmeyince memleketin en ünlü doktoru çağrılır…
Yaşlı adamı uzun uzun muayene eden doktor, ağrının nedenini anlayamaz, değişik ağrı kesici ilaçlar vermekten başka bir şey gelmez elinden…
Yaşlı ve zengin adamın ağrısı artarak devam eder, gözlerinden yaşlar gelmeye başlar…
Başka doktorlar çağrılır, adam “ağrıyı kesmeyi başarana servet vaat eder ama doktorların hiç birisi sebebini bulamaz…
Baş ağrısından geceleri uyuyamayan adam iyice kötüleşir…
Tedavi için yurt dışına filan gider, dünyaca ünlü doktorlara muayene olur, tahliller yapılır ama nafile…
Yaşlı ve zengin adam, “ne yapalım kaderimiz böyleymiş” diyerek evine döner ve adeta ölümü beklemeye başlar…
Ağrılar içinde hayatına devam eden adam tıraş olsun, kendini iyi hissetsin diye eski berberi çağrılır…
Yataktan zar zor kalkan yaşlı adam, tıraş etmeye başlayan berbere derdini anlatır…
Berber bir an düşünür ve şöyle der…
“Senin burnunda kıl dönmüş olmasın”…
Adamın burnunu kontrol eder ve “hah işte kıl dönmüş, sorun değil ben hallederim” diyerek şaşkın bakışlara aldırmayıp, çantasından cımbızını çıkardığı gibi burundaki kılı çeker…
Ev ahalisi yaşlı adamın müthiş feryadını duyunca odaya akın eder…
Berber, canını çok yaktığı yaşlı adamın elinden zorla alınır ve tekme tokat dışarı atılır…
Adamın burnu kanlar içindedir...
Pansumanlar yapılır, sakinleştirilen adam yatağına yatırılır…
Ertesi sabah, aylardan beri ilk defa rahat bir uykudan uyanan adamda zerre ağrı kalmamıştır…
Burunda dönen kılın sinire baskı yaptığını ve gittikçe uzayarak dayanılmaz ıstıraplara yol açtığını doktorlar ancak o zaman anlar…
Sapasağlam ayağa kalkan yaşlı ve zengin adam, derdine derman olan berberi çağırtıp hem özür diler hem de bir servet bağışlayarak sözünü tutar…
Peki, durduk yerde neden anlattım bu hikayeyi…
Söyleyeyim…
Bizim memlekette özellikle makam mevki sahibi olduktan sonra insanlara “tepeden bakan” bir başka deyişle “burnundan kıl aldırmayan” tiplerden çok var maalesef…
Bakın şöyle etrafınıza, sizler de göreceksiniz mutlaka…
Hatta bu yazıyı okurken hemen gelmiştir gözünüzün önüne…
Kendilerini “ulaşılmaz” kılmak için telefonlara filan cevap vermezler, misal…
Arandıklarını bildikleri halde “geri dönme nezaketini” hiç göstermezler…
Kendilerini bir halt zannettikleri için başka insanları beğenmezler, küçümserler…
“Ne oldum delisi” olurlar yani…
Hanımlar, beyler…
Siz siz olun, “burnunuzdan kıl aldırmaktan korkmayın”…
Yoksa gün gelir, baş ağrısından kurtulamazsınız…
Gözleriniz de hep “dolu dolu” olur…