Millet olarak bulanık suda balık avlamayı çok seviyoruz.
Bunun için de, suyu bulandırmak için neredeyse birbirimizle yarış halindeyiz.
Sanırım bu, bugünün sorunu da değil, taaa tarihin derinliklerine dayanan bir geleneğin bugüne yansıması!
Televizyon kanallarına, gazete köşelerindeki tartışmalara dikkat edin, her kafadan bir ses çıkıyor.
En küçük sorun bile günlerce hatta aylarca tartışılıyor.
Tartışmanın yararlarını yadsımak mümkün olmasa da, bizim tartışmalarımız, bir kaşık suda fırtına koparma şeklinde gelişiyor.
Yapıcı eleştiri yerine, yıkıcı ve de acımasız eleştirilerle, olumluyu olumsuz, olumsuzu da olumlu gibi gösterme rezilliği içinde cambazlık yapmakla meşgulüz.
Yaşam alanlarımız, en ileri teknolojiyle donatılmış durumda. İnsanlarımızın yaşamı büyük ölçüde kolaylaştı.
İnsan, doğası gereği hem bencil hem de tatmin olmak bilmeyen bir obur olduğu içindir ki, her şeyin en iyisine ve en güzeline sahip olmak istiyor.
Bir şeyi istemekle ona sahip olmak çok farklı şeyler.
Her insanın, her istediğine sahip olabilmesi tabii ki mümkün değil. Mümkün olana ulaşabilmenin yolu da çalışmaktan, üretmekten, yaptığı işte başarılı olmaktan ve çok kazanmaktan geçiyor.
Kimi insanımız, bu zor yolu seçme yerine, çok daha kolay yöne kayıp, sahtekarlığa, soyguna, vurguna yönelebilmekte.
Günümüzdeki tüm rezilliklerin neden işte bu, kolay yoldan her şeye sahip olma ilkelliğinden başka bir şey değil.
Kırmızı bibere, çaya talaş katan, sahte içkilerle, insanların sakat kalmasına ve ölmesine neden olan, evlere girip hırsızlık yoluyla zengin olmaya kalkıp insanları öldüren, akıl almayacak bir biçimde şeytanca tezgahlarla insanları dolandıranlar, hatta legal bazı kurumların, tüketicinin zaaflarından yararlanarak ortaya koydukları vurgunları da hesaba katarsak, toplum her taraftan kuşatılmış durumda!
Gücü gücü yetene denebilecek bir kavga hatta savaşın içindeyiz.
Kimsenin kimseye güveni kalmadı.
Toplum olarak, böylesine yaygın bir rezillikle iç içe olmamıza karşın, hiç birimiz dürüstlük ve erdem konusunda burnumuzdan kıl aldırmıyoruz.
Siyasilerimize, esnafımıza velhasıl toplumun hangi kesimine bakarsanız bakın, herkes birbirini en ağır bir biçimde suçlamasına hatta karalamasına rağmen yine de biz, toplum olarak dürüst olduğumuz iddiasında bulunabiliyoruz!
Teknolojinin bu denli hızlı gelişimine, yasalarımız da hala ayak uydurabilmiş değil.
Yasalar yeterli olsa bile uyanıklar, yasal boşluklardan da yararlanma becerisine sahip.
Bu konuyla ilgili bir örnek vermek gerekirse, dünyanın hangi ülkesinde "Kaçak elektrik" kaçak elektrik kullanmamış dürüst müşteriye fatura edilebilir ki?