Bugün kahramanlarımızın günü! Kutlu olsun

BAZI insanlar anlatmakla bitmez. En zor zamanlarınızdan en mutlu anlarınıza kadar hep vardır onlar. Hep hep hep… Sizi daima ileri taşıyıp, yol gösterenleriniz; gerektiğinde de kıyamayıp yolu gösterenlerinizdir. Başınıza herhangi kötü bir...

BAZI

insanlar anlatmakla bitmez. En zor zamanlarınızdan en mutlu anlarınıza kadar hep vardır onlar. Hep hep hep…
Sizi daima ileri taşıyıp, yol gösterenleriniz; gerektiğinde de kıyamayıp yolu gösterenlerinizdir.
Başınıza herhangi kötü bir şey geldiğinde ilk onların yüreği yanar, hisleri öyle çok kuvvetlidir ki; hemen çarpıverir kalpleri.
Kimden bahsettiğimi az buçuk anlamışsınızdır: Anne... Dünyanın en kutsal, anlamlı varlığı...
Annedir, hisseder. Anne ve kız çocuk arasında çok özel ve kuvvetli bir bağ bulunmaktadır.
Anne 9 ay 10 gün boyunca karnında taşıdığı bebeğine karşı çok özel duygular hisseder.
Şüphesiz ki annelik, biz kadınlara yaradan tarafından bahşedilen, en kutsal armağandır.
Her kadının şüphesiz tatmak istediği bu duygu, çok büyük sorumluluk ve görevi de beraberinde getirir.
Zaman zaman anne endişelenir, kaygıları artar: “Ya beceremezsem, ya ona iyi bir anne olamazsam, bakımını yürütemezsem…” diye. Ancak bebeğini kucağına almasıyla birlikte, tüm bu korku, kaygı ve endişeler kuş olur uçar, gider. Zamanla kız çocuk anneyi model alır. Onun gibi olmak, onun gibi görünmek, ilgi ve dikkat çekmek ister. Onun gibi hamarat, onun gibi akıllı, hep ama hep “onun gibi” olmaktır hedefi.
Zaman zaman ufak tartışmalar olsa da anne- kız arasındaki sevgi, dünyanın belki de en özel sevgilerindendir.
O sevginin yerini tutamaz hiçbir şey!

Onları anlatan ne kadar yazı yazarsanız yazın, ne kadar söz söylerseniz söyleyin emeklerini, haklarını asla ve asla ödeyemezsiniz.
Üstelik hep bir şeyler eksik ve yetersiz kalır ifadelerinizde.

Çünkü hiçbir harf “Annem!” kelimesini açıklayabilecek kadar süslü ve yeterli değildir.

Mesafe yoktur sevgi de. Bunun ne demek olduğunu, ailemden ilk kez ayrıldığım, üniversite yıllarında anlamıştım.
Yan yana ol(a)masak da her zaman yürek yüreğe, omuz omuzaydık.
İlk yemek pişirme anımı hatırladım da; annemden öğrendiğim küçük ipuçları ve püf noktalar elimden tutmuştu. Azıcık tuzu fazla kaçırdığım yemeğe, bir dilim patates atmayı ya da limonla tadı eşitlemeyi senden öğrendim.
Üstelik: “Yemeği ziyan ettim” demek yerine gülerek, eğlenerek, keyifle geldim üstesinden, aksiliklerin.
“Kasırga bitince tekrar dikilen çalılar gibi yola devam!” demeyi, yılmamayı, yeisin pençesine düşmemeyi, her ne yaşarsak yaşayalım vakur duruşumuzu, sağlam adım atmayı ve belki de en önemlisi inancımızı hep iyi olana, güzel olana yönlendirmeyi, inandığımız yolda yürümeyi ilk annelerimizden öğreniriz.
Bu hususta illa ki söylemsel bir şeyler olmasına gerek yok, onları izleyerek, yaptıklarını seyrederek kendimize model alırız.
Yaşamayı, iyi bir insan olmayı ilk onlar öğretir bize.
Yaşadığımız üzücü hadiselerden sonra, her kim ne derse desin takmamayı, gülüp geçmeyi, umrum dışı demeyi ilk onların nasihatlerinden öğreniriz. Y
ere düştüğümüzde kendi başımıza kalkmayı, kanayan diz yaralarının, kanayan yürek yaralarına göre gülünüp geçilesi şeyler olduğunu da yine, ilk onlar öğütlerler bizlere.
Okul hayatındaki başarılarımızla kıvanç duyan, göğsü kabaran, okulu bitirdiğimizde diplomamızı en gösterişli çerçeve ile kaplatıp, gururla duvara asanlarımızdır, annelerimiz. Hayat okulundaki ilk öğretmenlerimiz anne ve babalarımız…

Canım annem, hayatın tüm çıkmazlarına inat en sağlam direnişin, kalbi temiz tutmak olduğunu sen öğrettin bana. Canım yansa da yola devam edebilme cesaretliliğini, başkalarının yoluna ışık tutmayı, daima ileri bakmayı sen öğütledin…

“Mahvoldum bittim, moralim çok bozuk! Ne yapacağım şimdi ben?” dediğimizde bizlere hayatın yaşanılası olduğunu bıkmadan, usanmadan, hayıflanmadan anlatan, öğretendir, annelerimiz.
Canım annem, işte sen de benim kelimelere sığdıramadığım, en nadide varlığımsın.
Hiçbir harf seni, o pırlanta yüreğini anlatacak kadar güzel ve özel değil, inan ki.
Azmin, kararlılığın, net oluşun, vakur duruşun, sağlam adımların, hayata hep pozitif bakışın, yaşam felsefen, prensiplerin, saygın, hayat enerjin, ümit verici sözlerin, güzel ahlakın ve içindeki en hümanist yapınla seni her vakit örnek alacak, örnek göstereceğim.
Hem ne güzeldir anne ve babalarımızın hala çaldığımız kapının arkasında ya da hattın öbür ucunda olması…
Henüz hayattayken daha çok sayalım, sevelim onları hep daha çok…
Vakit geçirip, hal hatır sorup, sarılalım onlara. Bir gülüşüyle dünyaları aydınlatan canım annem, yaşam enerjisini örnek aldığım güzel kadın!
Ne kadar yazarsam yazayım, ne kadar söylersem söyleyeyim cümleler hep eksik ve yetersiz kalır, içimdeki seni anlatma da... Hakkını ne yaparsam yapayım asla ödeyemeyeceğimi biliyorum. İyi ki varsın!
Ailemizin yapı taşı olan canım annemin, tüm dünya annelerinin, anne adaylarının ve içinde annelik sevinci taşıyan yeryüzündeki bütün kadınların Anneler Günü'nü kutluyorum.
İnanın satırlara sığmayacak kadar değerli, önemli ve de vazgeçilmezsiniz.
Sizler, bizim kahramanımızsınız. Bütün bu saydıklarımızın -aslında saymakla bitmez ama- ışığında gelin, bugün onları bir kez daha kucaklayalım, sarılalım, öpelim...
'O, benim annem değil ama' demeden tüm annelerin ellerini öpüp teşekkür edelim onlara.
Haklarını her ne yaparsak yapalım asla ve asla ödeyemeyeceğimiz annelerimize daha çok değer verelim, üzmeyelim.
Gözyaşları üzüntüden değil, sevinçten olsun ve onlara her zaman saygı ve sevgi dolu olalım.
İyi ki varsınız!
Bu hayatın sahip olunulası en kıymetli, değerli ve de önemli hazineleri olan Annelerinizle mutlu zamanlar paylaşmanız dileğiyle!