Yarın uzun bir aradan sonra Alanya Belediyesi Meclis Toplantısı yapılacak. Başkanın bugüne kadarki tavırlarına bakıldığında, toplantının nasıl ilerleyeceğini tahmin etmek zor değil. Öncelikle geçtiğimiz aylarda yapılan hizmetlerden söz edecek, halktan gelen geri dönüşleri aktaracak. Basında belediye ile ilgili çıkan doğru veya yanlış haberlerle ilgili açıklamalar yapacak. Ardından belediyenin borç durumuna kısaca değinecek, SGK borçlarına karşılık satıldığı iddia edilen hisseli taşınmaz konusuna açıklık getirdikten sonra, 19-20 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirdiği yayla gezilerini özetleyecektir.
Söz Gökbel’e geldiğinde ise yapılan çalışmaları hatırlatacak, ilgili birimlere teşekkür ederek konuyu kapatacaktır. Parti sözcülerine söz hakkı verildiğinde muhtemelen AK Parti ve MHP grupları teşekkürlerini sunacak, ardından gündem “Berduş” meselesine kayacaktır. İYİ Parti grubunun da bu konuda atıfta bulunması olasıdır.
Peki, nedir bu “Berduş?" Hatırlatmak gerekirse, 4 Ağustos Pazartesi günü Alanya Belediye Başkanı’nın bir danışmanı tarafından Gökbel ile ilgili kaleme alınan bir analizin başlığıydı. Ne var ki bu ifade, Alanya’da büyük bir infiale yol açtı. Bir yıllık Gökbel çalışmaları, yapılan organizasyonlar, yeni sondaj ve elektrik hizmetleri, onca etkinlik ve program, bu tartışmanın gölgesinde kaldı. Öyle ki, emeği geçenlere teşekkür edecek nefes bile bırakılmadı.
Benim yarınki meclisten beklentim ise farklı. Sayın Abdurrahman Açıkalın, Murat Levent Koçak ve Nazmi Zavlak başta olmak üzere, orada alın teri döken herkese teşekkür edilmesini isterim. Yeni yapılan tuvaletleri sürekli temiz tutan teyzelerden, çocukları eğlendiren palyaçolara; “konser yok, gitmeyin para kazanamazsınız” diyenlere inat stant açan esnaftan, çadırında eğlenmesini bilen vatandaşlara kadar herkesin emekleri anılmalıdır. Ben de toplantıyı dinleyip notlarımı alacağım.
Gelelim “Berduş”a…
Kelime, dilimize Farsçadan girmiş bir sıfat. Evsiz, barksız, başıboş ya da mecazen “serseri” anlamına geliyor. Ancak benim dikkatimi çeken anlamı, Kâmûs-i Türki’de yer alan şekliyle: “Evini sırtında taşıyan.” Yani göçebe, kendi evini yanında taşıyan insan…
Şimdi düşünelim: Sinop’tan kalkıp evini sırtına alarak Alanya’ya gelen birinin, başkalarını “berduş”lukla itham etmesi, aslında kelimenin en ironik kullanımı değil midir?
Takvimler 16 Nisan 2022’yi gösterdiğinde bir yazı paylaşmıştım. Orada şöyle demiştim:
“Adında ‘Alanya’ geçen kurumları yönetmeye talip olan herkese naçizane tavsiyemdir: Ekibinizde mutlaka dil ve anlatım uzmanı, sosyal medya danışmanı ve yerel-uluslararası olayları bilen bir kişi bulundurun ki komik durumlara düşmeyin.”
Bugün aynı tavsiyeyi yineliyorum. Çünkü koltuklar kalıcı değildir. Zaferin sarhoşluğuyla ne söylediğinizi bilmez hale gelirseniz, halk nezdindeki kredinizi hızla tüketirsiniz. Gökbel’e 17 yıldır gelenler de, 18. ve 19. yılda gelenler de aynı insanlardır. Dün “berduş” dediğiniz insanlar, bugün nasıl olur da bir anda “üst düzey” misafirler oluverir?
Teoride halktan yana olup, pratikte “lordlar kamarası” gibi davranmak da bir başka “berduşluk” örneği değil midir?
Unutmayalım, organizasyon direktörü, koordinatörü, tertip komitesi ve tüm gönüllüler daha söz almadan bu yanlış başlığın bedelini ödemek zorunda kaldı. Bizim görevimiz, hatayı doğru analiz etmek ve sonuç çıkarmaktır. Aksi halde, daha çok “berduş”la uğraşmak zorunda kalacağız.