Bu sezona da başıboş köpeklerle başlıyoruz…

Son zamanlarda yaşanan geçim sıkıntısı herkesin malumu. Yapılanları, yapılmayanları, yapılması gerekenleri pek çoğumuz, pek çok kez köşelerimizde yazdık.
Hava sıcaklıklarından anladığım yaza hızlı girdik. Sezonun açılmasıyla birlikte yavaş yavaş turistler de gelmeye başlayacak. Ve biz yine dünya kamuoyuna bizi tartışmaları, bu cennet ülkeye gelip gelmemeyi düşünmeleri için kocaman fiyonklu bir paket hazırlayıverdik.
Almanya, İngiltere ve Fransa'nın da olduğu ülkeler turizm sezonuna girerken vatandaşlarını uyarıyor.
Almanya, Türkiye’ye seyahat edeceklere kuduz aşısı yaptırmalarını tavsiye ediliyor. Fransa “Sahipsiz köpeklerin agresifliği ”ne dikkati çekiyor.
Belçika, Hollanda, İtalya ve pek çok ülke "Türkiye’de çok sayıda başıboş köpek var. Yaklaşmayın, dikkatli olun, ısırılırsanız derhâl tıbbi yardım alın, Türkiye’de kuduz gibi hayvan kaynaklı hastalıklar bulunmaktadır" diye not düşüyorlar.
Her şeyden önce bu doğru değil ve üzücü. Ama bunu kim bu hale getirdi, tartışmak lazım. Bir tarafta hayatı boyunca kendinden başka bir canlıyı sevmemiş, kendinden başkasının yaşama hakkı olmadığını düşünecek kadar bencil ve ilkel, diğer yandan konunun hassasiyetini unutturacak kadar saldırgan, yaşanan örneklerden kopuk söylemler.
Sahipli ya da sahipsiz hayvandan korkan bir insana korkma demek kadar akıldan uzak bir öneri olamaz herhalde. Ayrıca kimilerinin iddia ettiği gibi Avrupa’da öyle daha çocukken sokak hayvanları ile anlaşma eğitimi falan da verilmiyor. Pek çoğumuzun hala gözünün önündedir herhalde köpek tarafından parçalanmış minicik yüzüyle o güzel kız. Kedi, köpekleri vahşice tekmeleyen o yaratık da hafızalarımızda elbette. Evet, çok fazla sahipsiz hayvan dolaşıyor sokaklarda. Üremeye, çoğalmaya da devam ediyorlar. Bu sorundan kurtulmanın yolu o hayvanları öldürmek değil ama.
Bir canlıyı öldürmek bir tarafa, bunun tartışılması bile kabul edilemez. Konu hassas ve sıkıntılı mı? “Evet” ama bu bir canı alarak cana kıyarak çözülebilecek bir konu değil. Toplumu yeni bir başlık ile kutuplaştırmadan her fikri dinleyerek en iyi ve insani çözümü aramakla ve hayat geçirmek ile mükellefiz.
Konudan bağımsız gibi gelebilir ama madem böyle keskin ve radikal çözümlerimiz var mesela ülkemizin başında yıllardır yakamızı bırakmayan bir enflasyon belası var. Onu niye böyle radikal ve sert önlemlerle yok etmeyi düşünmüyoruz. Çünkü her sorunun çözüm yöntemi ve süreci farklı işler.
Çoğu sorunun çözümü gibi bu konuda da “Önümüzü süpürelim, günü kurtaralım”dan başka bir yol izlenmedi. Hâlbuki çok daha kökten çözümler gerekli. Masum köpecikleri 30 günde sahiplenilmedi diye öldürmek yerine, çocuğu yazlıkta oyalansın diye eve alıp, dönüş yolunda ilk virajda bırakan ebeveynler sorumlu tutulmalı ve cezalandırılmalı. Cezası da bir daha yapma bak çok kızarım olmamalı. Mesela sokağa terk ettiği her can için 10 cana bakım evinde bakmakla yükümlü olmalı. Nasıl fikir?
Bir hayvana tecavüz edecek kadar insanlıktan yoksun birinin para cezası ile serbest kalması düşünülmemeli bile. O yaratık başıboş sokak hayvanından bin kere daha tehlikeli bizler için, çocuklarımız için.
Bir ormanı yakan, elini kolunu sallaya sallaya dolaşamamalı aramızda.
Canlı, canlı olarak kabul görmeli ve her canlıya aynı kıymet verilmeli. Bir ağaç yürüyemiyor diye, bir hayvan konuşamıyor diye daha az kıymetli değil.
Hazır konusu açılmışken içimi de dökmek istedim.
Ama bu yazının konusu itibariyle bu kadar döviz ihtiyacından bahsettiğimiz süreçte yabancı misafirlerin gözünde düştüğümüz durum. Hem de iki farklı açıdan. İsteyen Türkiye’de başıboş sokak köpekleri var, yollarda insanlara saldırıyorlarmış, gitmeyin, aman dikkat edin derken isteyen Türkiye’de başıboş köpekleri öldürüyorlar bu kabul edilemez bir durum diyerek ülkemize gelmeyi, misafirimiz olmayı reddedebilir.
Bir başka konu ise enflasyon belasından hala kurtulamadığımız gibi kuru da gerçek değerine getiremediğimiz için Türkiye’nin göreceli olarak pahalı kalmış olmasıyla ilgili. Düne kadar Türkiye’de tatil yapmayı tercih eden turistin tercihleri az önce anlattığım uyarıların haricinde maliyetlerle de değişiyor.
Ülkemiz çok güzel haberler ile de dünya basının gündemine geliyor. Filenin Sultanları her seferinde göğsümüzü biraz daha kabartmayı başarıyor. Ellerine sağlık, kızlarımız ile gurur duyuyoruz. Başarılarının da devam edeceğine ilişkin hiç birimizin bir endişesi yok. Bırakalım onlar Türkiye’yi tanıtsın, biz kendi içimizde ben yaptım oldu demeden ortak akıl ile sorunlarımıza çözüm arayalım ya da bu konudaki ısrarımızdan vazgeçmeyelim.