Son günlerde, önümüzdeki seçimle ilgili karamsar yazılarımdan dolayı kimi okurlarım, seçimde hangi partiye oy vereceğimi ya da hangi partiye oy vermeyeceğimi sormaya başladılar.
Sanırım onlar da benim gibi Kararsız Kasım konumundalar!
Oy vermek, ne kadar demokrasinin bir gereği ise, o kadar da sorumluluk isteyen çok önemli bir görev.
İdeolojik saplantıların ya da parti fanatizminin batağına saplanarak, her ne olursa olsun, bir siyasi yapıya yamanıp, hiçbir söylemini ya da icraatını sorgulamadan, körü körüne o partiye oy vermek kadar saçma ne olabilir!
Böylesine bir saçmalığı, belli bir tutarlılık olarak değerlendirip, oy vereceği partiyi değiştirenleri de döneklikle suçlamaya kalkanlara tabii ki diyecek lafımız olamaz!
Ama şu bilinmelidir ki, dünyada hatasız kul olamayacağı gibi, siyasiler de zaman zaman büyük hatalar yapabilmekteler.
Bir siyasinin ömür boyu hiç hata yapmayacağını düşünmek mümkün mü?
İnsan en yakınlarıyla, anası, babası, akrabaları ile bile zamanla ters düşebildiğine göre, bir siyasi yapıyla ters düşmesinden daha doğal ne olabilir!
Yıllarca tek başına iktidarda kalmış, Cumhuriyetin kurucu aktörlerinin yer aldığı CHP’den ayrılanların kurduğu Demokrat Parti, 1980 darbesi sonrasında ilk kurulduğu tarihte tek başına iktidara gelen Rahmetli Özal’lı ANAP ve son olarak da kurulur kurulmaz tek başına iktidara gelip 13 yılı aşkın bir süredir iktidarda kalan AK Parti’yi düşündüğümüzde, bu seçimde de seçmen, bir sürprize daha imza atabilir!
Çok daha önemlisi, bugünün dünyasında her şey birbirine girmiş durumda.
Dünün devrimciliği ya da ülkücülüğü ile bugünkü devrimcilikle ülkücülük anlayışı aynı mı?
Rahmetli Türkeş’li MHP ya da Milli Görüş çizgisinin mimarı rahmetli Erbakan’la bugünkü Saadet Partisi, siyaset biçimi ya da siyasi söylemleri ve politikaları bakımından aynı yerde mi duruyorlar?
Siyasi yapılarda, dünden bugüne, hem yöneticiler hem de düşünsel anlamda, çok ciddi farklılıklaşmalar olabiliyor.
Bu, toplumsal yaşamın bir gerçeği.
Devlet Bahçeli’nin ses tonu dışında Türkeş’le benzer bir yanı var mı?
MHP’nin daha doğrusu ülkücü anlayışın temel ilkelerinden birisi “Lidere mutlak itaat.”
Bugün bu ilkeye uyan kaç MHP’li ya da ülkücü var?