“
KASIMDA
erken seçim var” diyorduk. Kasım eylül oldu. Geçtiğimiz hafta Ağustos. Hafta sonu Haziran. Erken seçim tarihi her gün 3 ay geri atıyor. Korkarım bu gidişle “Yarın seçim var” diyecekler. Sosyal medyada biri “İyi tarafından bakın, ‘Dün erken seçim yaptık’ da diyebilirlerdi” yazmış. Oldu olacak hiç yapmayın seçim filan. Bu neyin acelesi, neyin telaşı? İki milyon genci ilgilendiren üniversite sınavına ne gerek var, erteleyin. Sınav var, insan hayatında önemli, 24 Haziran değil de bir hafta sonrasında olsun seçim. Yok kardeşim seçim var. Yemişim sınavınızı tavrı. Alanya’mıza etkilerine bakalım. Turizm Festivali iptal. Neden? Ne gerek var turizm, geçim, tanıtım falan, hemen olması gereken seçim var. Öyle ki, herkes durumu kabullenmiş, sektör temsilcileri de duruma hemen adapte olmuş, benden bilmesinler olası bir siyasi baskıdan kurtulmak için aslı olmamasına rağmen hemen ağız değişti. Her şey yolundaymış. Bu seçim de biter Temmuzda sorarız tekrar, her şey yolunda mı diye.
Erken seçimde sorun yok. Bu erken seçim değil. Baskın beni seçin seçimi olduğu açık.
Vatan Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Doğu Perinçek dışında bir Allah’ın kulu da çıkıp itiraz etmiyor. Bütün siyasiler mal bulmuş mağribi gibi “Hazırız, hodri meydan” diyor. Şu soralım ne yapmak istediniz de yapamadınız ki bu baskına ihtiyaç duydunuz.
Baskın basanındır diyerek erken seçimi kabullenen kendini kandıranlara şu durumları anlatmak gerekiyor.
Anayasa ve Seçim Yasalarının öngördüğü sürelerin bir anlamı var. Bu süreler, siyasal partilerin ve vatandaşların haklarını kullanabilmeleri için tanınan sürelerdir. Bu süreler ancak olağanüstü durumlarda kısaltılabilir, keyfi olarak daraltılamaz. Bu sürelerin neredeyse ortadan kaldırılması, aslında siyasal partilerin ve vatandaşların siyasal haklarının zedelenmesi, hatta yok edilmesidir. Hiçbir düzenleme, hakkın ortadan kaldırılması boyutunda olamaz.
İki ay sonra sandığa gidilmesi durumunda siyasal partiler nasıl ön seçim yapacaklar? Ön seçim için propaganda ne zaman yapılacaktır? 24 Haziran’da Baskın Seçim Kararı, siyasal partilerin ön seçim yapma hakkını ve olanağını ortadan kaldırmaktadır. Bu durumda siyasal partilerin milletvekili adaylarının lider mafyaları tarafından tayin edilmesi zorunlu kılınmaktadır. Zaten mevcut ekonomik ve siyasal sistem, siyasal partilerde demokratik işleyişe olanak vermiyor, hele iki ayda seçim dayatmasıyla ön seçim kaldırıldığı için parti içi demokrasi bütünüyle yok edilmektedir. Bu durumda Baskın Seçimde milletvekili seçilmesinin önü kapatılıyor, lider piyonlarının önü açılıyor. İki ayda Baskın Seçim kararı, meclisin lider mafyalarından oluşmasına hizmet etmektedir. Parti içi demokrasi bütünüyle ortadan kaldırılmakta, mevcut siyasal sistem, mafyalaşmaktadır. Cumhurbaşkanı adaylarına ve siyasal partilere propaganda yapmaları için zaman bırakılmıyor. Türkiye’nin büyük sorunlarla karşı karşıya olduğu bir ortamda, Siyasal partilerin ve Cumhurbaşkanı adaylarının programlarını ve çözümlerini vatandaşa anlatabileceği yeterli süreler ve olanaklar ortadan kaldırılmaktadır. Bu durumda demokratik karar süreçleri dinamitleniyor. Anayasaya göre, 100 bin imza toplanması yoluyla Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesi, aynı zamanda vatandaşların bireysel hakkıdır. Şu anda vatandaşların bu hakkını nasıl kullanacağını gösteren bir hukuki düzenleme yok. Bu durumda hakkın kendisi de yoktur. Git nasıl gösterirsen göster de ben görmeyeyim olmasın tavrı var.
Tüm bu değerlendirmelerimize yanında önümüzde duran ve çözüm bekleyen sorunlar var
Erdoğan-Bahçeli ikilisi, Türkiye’yi borç batağında çaresizliğe sürüklüyorlar.
Komşularımızla Türkiye’nin ilişkilerini dinamitliyorlar.
Vatan Savaşımızın bir an önce zafere ulaşmasını baltalıyorlar.
Kaos ve çözümsüzlük dayatıyorlar. Ancak Türkiye, her durumda onların dayattığı çözümsüzlükten çıkış yolu bulacak birikime sahiptir. Türkiye, Erdoğan-Bahçeli ilişkisine mahkûm değildir. Türkiye, ABD’nin dayattığı bölücü ve FETÖ’cü güçlerle birlikte iktidar projesine de mahkum değildir. Bu zorlu koşullardan Vatan bütünlüğü ve üretim ekonomisiyle çıkışı milletimiz başaracaktır. Komşularla işbirliğini, aydınlanmayı, laikliği ve Avrasya ülkeleriyle dayanışmayı hayata geçireceğiz. Milletimize güveniyoruz.