Bu halimize şükür

Merhaba sevgili okurlarım bu hafta benim için oldukça hareketli başladı. Geçen hafta köşemde de belirttiğim üzere AKP'den meclis üyesi aday adayı olduğumu yazmıştım hatta fırsat eşitliği tanımı bizlere de demiştim ki işte fırsat...

Merhaba sevgili okurlarım bu hafta benim için oldukça hareketli başladı. Geçen hafta köşemde de belirttiğim üzere AKP'den meclis üyesi aday adayı olduğumu yazmıştım hatta fırsat eşitliği tanımı bizlere de demiştim ki işte fırsat eşitliği tanındı ve ben AK Parti'den 19’uncu sıradan listeye girdim. Buradan farkındalığa imza atan Belediye Başkanımız Hasan Sipahioğlu’na ve listeye girmeme destek veren herkese teşekkürler ediyorum. Lafı daha fazla uzatmadan bu haftaki yazımıza başlayalım.
Allah, her bir insana sayısız nimet ihsan etmiştir. İnsanoğluna nimetler, iki ayrı zaman diliminde bahşedilmiştir. Nimetlerin bir kısmı insan daha dünyaya gelmeden önce bedenine konulmuştur. Bu nimetler, beş duyumuz, hareket sistemini oluşturan organlar, akıl ve benzeri. Diğer kısım nimetler, insanın dünyaya gelişinden itibaren ölümüne kadar nasip olan lütuflardır. Çeşitli rızıklar, kabiliyetler, alışkanlıklar ve imkânlar… Birinci zaman dilimine ait nimetler, fabrika ayarları gibi insan bedeninde kurulu olarak gelmektedir. Bundan dolayı hiç Kimsenin bu nimetlerin temini noktasında herhangi bir tesiri olmamaktadır. Bu nimetler, biz insanlar için kıymeti ve anlamı çok ulvidir. Peşin nimetler diye de ifade edebileceğimiz bu lütuflar, anlamlı şükrü gerektirmektedir. İnsan bedeninde bulunan organ ve melekeleri yaşamını sürdürme ve yaşama bağlanmasına vesiledirler. Daha dünyaya gelmeden önce bahşedilen nimetleri, hatırlayacak olursak; Bunlar: beş duyu organımız: göz, kulak, dil, burun ve deri. Yine birinci grup diye nitelendirdiğimiz diğer nimet organlar: Hareket etmemize vesile olan el, kol, bacak, ayak ve akıl. Görüldüğü gibi ne çok kıymetlerimiz cevherlerimiz varmış ne dersiniz?
İkinci grup nimetler ise, Allah tarafından yaşam boyu çeşitli biçimlerde ve zamanlarda ihsan edilmektedir. Yüce yaradan, insanın yaşamını sürdürmesi için enva-i çeşit lütuflar nasip etmektedir. İnsanın ayakta ve hayatta kalmasına yönelik nimetler sebze, meyve, su, hava ve başkaca nimetler. Bunların dışında, kişiye sonradan kazandırılan kabiliyetler, alışkanlıklar ve refleksler de hem kendisini ifade edebilme ve hem de sosyal yaşama ve insanlığa değer katma noktasında ayrı lütuflardır. İkinci grup nimetler, yani yaşam boyu nasip olan nimetlerin birinci grup nimetlerden belirgin farkı: Bu tür lütuflara, çalışma ve çaba sonucu arzu edilen nimetlere kavuşulmuş olunmaktadır. İnsan haddini bilerek huzur mutluluk ve başarının kendi gayreti ile olduğu kadar da mutlak kudret sahibinin inayet ve yardımı ile olduğunu hatırlamalıdır.
Hangi grup nimet olursa olsun, hepsinin kişiye ve topluma faydası bulunmaktadır. Allah’a, nasip ettiği her bir nimeti için daima şükür ve tevekkül halinde olmak gerekir. Gören gözünüz, işiten kulağınız, tat alan ve konuşan diliniz, koku alan burnunuz ve hisseden deriniz varsa ne mutlu size, ne mutlu bize. Unutmayalım ki bu nimetlerden bir ya da bir kaçından mahrum nice insanlar vardır. O kimselerin halini anlamaya, sahip olunan bu mukaddes nimetlerin kıymetini bilerek yaşama gayreti içinde olunmalıdır. O kimselere tabiri caizse yoksun oldukları azaları bakımından gören gözü, işiten kulağı, konuşan dili olabiliriz.
Tutan eliniz, saran kolunuz, yürüyen ayağınız, çarpan bir yüreğiniz, sızlayan vicdanınız ve düşünen muhakeme yapan aklınız varsa ne mutlu size, ne mutlu bize. El, kol, bacak ayak ve akıl nimetlerinden birisine ya da bir kaçına sahip bulunmayan kimselerin bulunduğunu hatırlamalıyız. O kimselerin yaşamlarına anlam katmak adına onlara tutan el, saran kol, yürüyen ayak ve onların hayrına düşünen ve muhakeme yapan akılları olunmalıdır. Sahip olunan nimetlere şükür ve tevekkül etmeli, sahip olunan nimet, elden gitmişse veya doğuştan nasip edilmemişse bundan dolayı da sabır hali üzere bulunulmalıdır.
Peki, bunca nimetin lütfun şükrü ve ömrünün uzun olması için ne yapılmalıdır? Bahşedilen nimetten dolayı Yüce Yaradan’a dil ile şükredilir. “Allah’ım, verdiğin nimetlerden dolayı sana hamd ve şükrederim.” denir. Verilen nimete dil şükrünün yanı sıra, hal lisanıyla da tevekkül içinde olunmalıdır. Allah’ın tüm nimetlerin farkında olarak yaşanacak olursa sahip olunan lütufların ömrü uzun olacaktır. Malum, elde olanın kıymeti bilinmeyecek olursa bir süre sonra zayi olup gidecektir. Gelmişse nimet, daima şükret. Gitmişse elden nimet, sen daima sabret ve haline şükret. Haftaya buluşmak üzere sağlıcakla kalın.