Birlikte ama yalnız: Modern evliliğin çıkmazı

Gösterişin sevginin yerini aldığı, “biz” demenin unutulduğu bir çağda yaşıyoruz. Evlilik hâlâ kutsal mı, yoksa sadece bir toplumsal zorunluluk mu?
……

İnsan yalnızlığa dayanıyor belki, ama bir başınalığa dayanabiliyor mu gerçekten?
Evet, özellikle evli olanlara soruyorum: Nasıl dayanıyorsunuz?
Yeni nesil evlilikleri, birliktelikleri eleştirmemek elde değil artık. Çünkü ortada gösterişli ama içi boş bir düzen var; sahte duygularla süslenmiş bir tablo gibi. Oysa evlilik, bir zamanlar kutsal sayılırdı, değil mi? Birbirine güvenmek, omuz omuza yürümekti mesele. Şimdi ne kaldı geriye?
Erkek aldatırsa “elinin kiri” deniyor, kadın aldatırsa “yuvasını yıkan” oluyor. Çevreme bakıyorum, hikâyeler hep aynı: Aldatan bir erkek, marka çantası ve arabasıyla hiçbir şey olmamış gibi davranan bir kadın… Ya da tam tersi: Aldatan bir kadın ve ona körü körüne bağlı bir adam.
Soruyorum size, saygısını yitirmiş, güvenini kaybetmiş bir ilişki yürümez ki. Adı “evlilik” de olsa, altı boşsa o sadece bir imzadan ibarettir.
Kutsal bir bağı nasıl bu kadar değersizleştirdik, anlamıyorum. İnsan olmak bu kadar mı zorlaştı? Birbirine güvenmek, saygı duymak, içtenlikle “biz” diyebilmek bu kadar mı imkânsız hale geldi?
Evlenmek için evlenilmez, ilişki yaşamak için de yaşanmaz. Duygu, saygı ve güven bir araya geldiğinde zaten “biz” olunur. Ama önce “ben” olabilmek gerek. Tek başına ayakta durabilmek, neyi isteyip neyi istemediğini bilmek, gerekirse rest çekebilmek… Çünkü bu hayatta kimseyle var olmazsın; sadece yoluna eşlik edecek birine ihtiyaç duyarsın.
Ve o kişi bir noktada içindeki güzellikleri alıp götürüyorsa, işte o zaman zarardan dönmek gerekir.
Bir şarkıda şöyle diyordu:
“Yoksa, zor değil, hiç zor değil
Demli çayı bardakta karıştırıp bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama çaya kaç şeker alırsın diye bir ses sormalı ya ara sıra…”
İşte o sesi duyduğunda bil ki, karşında zarar değil, insan vardır.
Çünkü bazen mutluluk, birinin seni 'tamir ederim' diyerek incittikten sonra kendince bir şeyler yapmasında değil; birinin seni incitmeden var olabilmesindedir.
Ve belki de gerçek evlilik, aynı evi paylaşmak değil… Aynı sessizliği bile anlayabilmektir.