Alanya’nın en göz önündeki caddeleri olan Atatürk ve Ahmet Tokuş Caddelerinde, iki tekerlekli “kent ayıları” cirit atıyor.
Hem de trafik polislerinin gözü önünde…
Evet, yanlış okumadınız; trafik polislerinin gözü önünde… (Aslında bu ayılar, “ayılıklarını”; sabahın körü, gecenin bir yarısı, hastane önü, okul yanı demeden; günün her saatinde ve de Alanya’nın dört bir tarafında sergiliyorlar da; hadi o saatlerde ve oralarda polis ol(a)muyor, diye, kendimizi kandırıp, biz şimdilik ana caddelere yoğunlaşalım!)
Evet, bu ayılar, bu ana caddelerde, marifetmiş gibi; çift teker motosikletlerini, tek tekere düşürüp, motosikletlerini şaha kaldırarak, kulakları sağır eden bir gürültüyle, çevrelerini gaza boğarak, magandalık gösterisi yapıyorlar.
Ara gazı vere vere, motorlarını bağırta bağırta çevreyi inletiyorlar.
Ne ses çıkaran var, ne de uyaran.
Nasıl bir toplum olduk biz böyle?
Lafa geldi mi, Dünya Kenti Alanya’da yaşıyoruz.
Bu mu Dünya kenti?
Attı mı mangalda kül bırakmıyor, “Turizmin başkentiyiz” diye lafa başlıyorsunuz.
Böyle mi olur turizmin başkenti?
Bakın size açık ve net bir şey söyleyeyim; kendi kendinizi hiiiçç kandırmayın; hiçbir halt değilsiniz.
* * *
Nasıl turizmcisiniz siz, anlamıyorum ki!…
Vırt zırt yurtdışına çıkıyorsunuz; gittiğiniz turizm bölgelerinde böyle magandalıklara rastlıyor musunuz?
Bu mudur sizin “turizm” anlayışınız?
Bu mudur sizin “marka” anlayışınız?
Siz görmüyor musunuz bu magandaları?
Niye tepki vermiyor, niye tavır koymuyorsunuz?
Niye konuyu, ilgili makamlara taşımıyorsunuz?
* * *
Defalarca yazdık, yine yazıyoruz.
Pek çok kez, birebir tepkilerine tanık olduğum yabancılar ve de duyarlı yerli konuklar diyor ki; “Ulan ayı oğlu ayı(lar)! Dağ başı mı lan burası? Yarış pisti mi bu cadde? Gösteri pisti mi bu sokak?
Bunlara dur diyecek bir kurum, bir yetkili yok mu bu kentte?
Bu kadar mı duyarsız, bu kentin yöneticileri?!...”
* * *
Kimse darılıp, gücenmesin, kimse gönül koymasın.
Yabancı konuklar, yerli konuklar; hem vallaha hem tallaha, kelimesi kelimesine, aynen böyle söylüyorlar.
Hadi sindirin bakalım şimdi, sindirebiliyorsanız…
O yabancı ya da yerli konuk, o magandaya “ayı” derken; piramidin tepesinden başlıyor ve tabana kadar iniyor; bilesiniz…
* * *
Bu gürültü kirliliğine, yolda yürürken dayanabilmek, bir nebze de olsa mümkün. Ama bu ses; caddenin kenarında olan binaların üst katlarında, ikiye üçe katlanarak dinamit gibi patlıyor.
İşte o an, bu katlarda oturan insanlar çıldırıyor, ağızlarına ne geliyorsa sayıyorlar.
Hiç mi kulaklarınız çınlamıyor sizin?
* * *
Lütfen Sayın Kaymakamım, uyarın ilgili kurum yöneticilerini.
Ve lütfen Sayın Emniyet Müdürüm, siz de uyarın personelinizi.
“Dur” desinler bu ayılara, “dur” desinler artık bu terbiyesizlere…
Herkes haddini, yerini ve konumunu bilsin artık.
Lütfen…
YAZARIN ÖZEL NOTU: Bu yazı, 28.03.2012 tarihinde de yayımlanmış, mülki amirlerin dışında pek çok okurdan destek iletileri almıştık.
Almıştık almasına da; o günden bugüne değişen hiçbir şey olmadı; kent ayıları giderek çoğaldı ve o ayılar hâlâ bildiğini okuyor.
Hatta ve hatta, kaldırımlarda, yayalar arasında slalom yapıyorlar. Biraz ters baksan ya da ardından söylensen; dönüp motosikletini üzerinize sürüyor(lar).
… …
Buradan, bizim sözde turizmcilerimize de seslenmek istiyorum.
Bu tür magandalıkları, bu tür gürültü kirliliklerini önlemeden; turizmci bile olamazsınız ki, “marka” olasınız.
Önce bu tür kirlilikleri önleyin.