Bir belediye temizlik işçisi diyor ki…

Bulunduğum bina ve çevresini ilaçlamaya gelen, Alanya Belediyesi İlaçlama Ekibine; “…Bu yıl sineğin belini kıramadınız. Bundan önceki yıllarda kullandığınız ilacın aynısını kullanmıyor musunuz? Her taraf sinek kaynıyor…” dedim.

Bir dedim, bin ah işittim.

O ilkokul mezunu Belediye İşçisi bana, “Çevre ve çevreye saygı dersi verdi.”

“Tabii kaynar, insanlarımızın çevrelerine saygıları yok ki…” diye başladı söze.

“Ben ilkokul mezunuyum. Benim çevreme gösterdiğim duyarlılığın onda birini Alanya yaşayanları göstermiyor ki…” diye devam eti, gözlerimin içine baka baka…

“Bak Abi… Bundan bir saat önce Belediye Temizlik Ekibimiz görevini yaptı, Ortalığı sildi, süpürdü. Taşıma ekibimiz çöpleri alıp götürdü.

Ekip olarak biz de ilaçlama görevimizi yapıp, bitirdik.

Temizlenen ve ilaçlanan bölgeye az önce bir hanım, kediler yesin(!) diye bir tencere yemek döktü.

Gel göstereyim. Dökülen yemeği yiyen; ne kedi, var ne köpek ne de kuş… Ama üzerinde daha şimdiden sinekler uçuşuyor.

Kedi, köpek beslemek bir kültür işidir.

İnsanlarımızın çevreye saygısı yok ki…

Sokak hayvanlarını besleme(!) uğruna ya da kendi evcil hayvanlarını gezdirme, ihtiyaçlarını giderme uğruna; temizleyip, ilaçladığımız yerleri anında kirletiyorlar.

Bunlarla baş edemiyoruz ki; tabii ortalık sinek, böcek kaynar…” dedi.

Şaşkınlıktan dili tutulmuştu.

Tek bir sözcük edemedim, ardında baka kaldım.

 

*    *    *

Kim bunları söyleyen?

İlkokul mezunu bir işçi.

O işçiye bunları söyleten kim?

Attı mı mangalda kül bırakmayan en az lise mezunu (belki de üniversite mezunu) bay ya da bayanlar…

Ve aşağıdaki resimde; pisleyen köpeğinin dışkısını yerden alıp, elindeki torbaya koyan İsveç Kraliyet Ailesine mensup bir prenses…

 

 

 

Buradan, attı mı mangalda kül bırakmayan sözde hayvan severlere seslenmek istiyorum.

“Ben hayvanseverim…” demekle, hayvanseverlik olmuyor.

Önce insanı sevecek, insana ve yaşadığın kente saygı göstereceksin.

Bu insanlar, senin gelişigüzel döktüğün kokmuş yemeğinin ya da uluorta her yere pislettiğin köpeğinin dışkısına basa basa yürümeye mecbur değil.

Ya da senin kedilerinin bozup, tarumar ettiği bahçe ve devirdikleri saksılarını tekrar tekrar onarmak / düzeltmek zorunda değil.

… …

Dediğin gibi bir hayvansever isen; önce insan sever olacaksın.

Çevre kirliliğine yol açmadan, beslediğin hayvanın gereksinimlerini karşılayacaksın.

Hayvan severlik, insancıl bir duygudur.

Böyle bir şeydir işte uygar olmak.

Budur işte kültür.

Budur işte adamlık, beyefendilik, hanımefendilik…

Gördünüz işte; o koskoca prenses bile, elinde poşetle köpek gezdiriyor. Köpeği kakasını yaptığı zaman da o kakayı yerde bırakmıyor. Eğiliyor, elindeki poşetle o kakayı yerden alıp, çöpe atıyor.

… …

İzmirli de köpeğini, elinde poşetle gezdiriyor.

Eşimin ailesi İzmir-Göztepe’de oturuyor. Oturdukları evin önünde büyükçe bir park var.

İzliyorum; gün içinde, o parkta, onlarca köpek sahibi, hepsinin elinde birer poşet; köpeklerini gezdiriyor.

Köpek, kakasını yapar yapmaz ellerindeki poşetle kepçeleyip, o kakayı yerden alıp, çöpe atıyorlar.

İmreniyor insan.

“Bu nasıl bir kültür ki, İzmirlilerin tümünü sarıp sarmalamış” dedirtiyor insana.

İzmirlilerin tümünü sarıp sarmalayan bu kültür, kıskandırıyor insanı.

Niye benim yaşadığım kentin insanı, bu duyarlılığı göstermiyor diye de üzülüyor insan.

(Alanya’da) Evimin önündeki yeşil alandan geçip, denize gideceğim, köpek kakalarına basmamak için hoplaya, zıplaya bir hal oluyorum.

… …

Hayvan beslemek de herkesin en doğal hakkıdır.

Hakkıdır hakkı olmasına da bu hakkı, başkalarını rahatsız etmemek kaydıyla kullanma kuralına uyma koşuluyla bu “hakkı kullanmak”, esastır.

 

*     *     *

 

Şimdi ben konuyu dillendirdim diye hiç kimse bana hayvanseverlik dersi vermeye kalkmasın,

Çünkü “hayvan severlik konusunda”; benim diyen hayvan sever, su dökemez elime.

Çocukluk ve gençlik yıllarımda annemi; evlendiğim ilk günden bu yana da eşimi çıldırtma pahasına beslediğim hayvanları, tek tek şuraya yazsam, şaşar kalırsınız; (hem de) evimde…

Kedi, köpek, tavşan, maymun, sincap gibi oylumlu hayvanlardan tutun, kanatlı hayvan türlerine kadar (evde beslen(e)meyecek) nice hayvan türleri geldi geçti elimden ve de evimden…

Su hayvanlarının her türünü besledim.

Istakoz (kerevit) besledim, yengeç besledim.

Bukalemun besledim. Şahin besledim… Papağan besledim.... Keklik besledim… Saksağan besledim… (Daha muhabbet kuşlarını, kanarya ve sakaları saymıyorum…)

!!??..

Horoz besledim evimde, horoz…

Böylesine çılgın, böylesine deli bir hayvan severimdir.

Ancak son yıllarda (çok sık seyahat etme durumunda olduğumdan) şimdi oturduğum apartmanın bahçesine yaptığım kafeslerde tavşan ve bıldırcın besliyorum.

Neyse…

Konuyu, kedi, köpek besleyenlere; köpeklerini cadde, sokak ve parklarda gezdirirken, kakalarını oraya buraya yaptırtıp, o kakayı sorumsuzca orada bırakanlara getirmek için yaptım bu girişi de…

… …

Sözün özü ne yapıyor, ne eyliyorsak başkalarını rahatsız etmeden, onları huzursuz etmeden yapmak durumundayız.