Beyin yıkamak

DEĞERLİ okurlar, insanın düşünen bir hayvan olduğu iddiasından yola çıkarsak, düşünemeyen insanın hayvandan farkının olmayacağı ortaya çıkar. Olaya bu açıdan baktığımızda, insanı düşünemez hale getirdiğimizde, onu istediğimiz...

DEĞERLİ

okurlar, insanın düşünen bir hayvan olduğu iddiasından yola çıkarsak, düşünemeyen insanın hayvandan farkının olmayacağı ortaya çıkar.

Olaya bu açıdan baktığımızda, insanı düşünemez hale getirdiğimizde, onu istediğimiz şekle dönüştürerek, istediğimiz gibi kullanabiliriz.

İnsanın doğduğunda hiçbir şey bilmediğini biliyoruz.

İnsan her şeyi, doğru, yanlış, birilerinden bir biçimde öğreniyor.

İşte tam bu süreçte, beyin şu ya da bu yönde oluşturuluyor.

Beyin yıkamanın ise, bazı insanlarda, özellikle gençlerde, tam anlamıyla oluşmamış bazı fikirlerin ortadan kaldırılıp, yerine yepyeni fikirlerin yerleştirilmesi anlamına gelebileceğini söyleyebiliriz.

İnsanoğlunun doğasında, acımasızlık, bencillik aynı zamanda tatmin olmak bilmeyen bir oburlukla birlikte şiddete meyilli olması var.

Diğer türler, ancak yaşamlarını sürdürebilmek için başka türlere karşı şiddete başvururken, bizim birbirimize durup dururken saldıran, şiddete başvuran ve sistematik olarak vahşet uygulayan doğadaki tek tür olduğumuz söyleniyor.

Aslında doğanın doğal dengesinin de acımasızlık üzerine kurulu olduğunu kabul etmeliyiz.

Mevcut tüm canlılar birbirlerini yiyerek yaşamlarını sürdürüyorlar.

Bu bir denge üzerine oturmuş.

Denge bozulduğunda canlıların yaşamı da imkansızlaşır.

En önemli denge ise, doğadaki güçlülerin sayısı sınırlıyken, güçsüzlerin sayısının fazla olması.

Büyük balık, küçük balık örneği gibi.

Doğadaki her canlı başka bir canlı ile beslenirken, kendisi de başka bir canlının besini olur.

İnsanoğlu aklıyla doğada yem olabileceği canlılara üstünlük kurma başarısını gösterirken, tıptaki gelişmeler sayesinde de, insan ömrünün giderek uzamasıyla nüfus hızla artmakta.

Bu artışı önleme, popülasyonu dengeleme adına, insanoğlu birbirlerini yok ederek dengeyi sağlıyor.

İnsanoğlu yaradılışından bu yana iki ilişki içinde olmuş.

“İnsan–Doğa” ve “İnsan-İnsan" ilişkisi.

İnsanoğlu, doğa ile olan ilişkisinde başarı sağlamış durumda.

Soğuğa, sıcağa, sele, depreme ve diğer doğal afetlere karşı, özellikle gelişmiş toplumlarda, ciddi önlemler alınmış durumda. Ama, İnsan–İnsan ilişkisi her zaman sorun olmaya devam ediyor.

Birinci ve İkinci dünya savaşları başta olmak üzere tarihte sayısız savaşlar yapılmış, hala da savaşlar devam ediyor.

Günümüzde ise terör giderek küresel bir insan kırımı haline gelmiş durumda.

– DEVAM EDECEK -