SON
yıllarda kimi terör örgütlerinin en güçlü silahı haline gelen canlı bombaların, nasıl bir beyin yıkamayla o hale getirildiklerini normal bir insanın anlayabilmesi mümkün mü?
Kimi örgütlerde, gençlerin nasıl düşünemez hale getirildiğine bir bakalım.
- “Bizim inancımızdan başka bir doğru yoktur. Bizim inancımızın dışındaki her şeyi silip atmalı, her fikrin yalan, her düşüncenin hurafe ve safsata olduğuna yürekten inanmalıyız.”
- “Bizim hareketimizin özünde demokrasi yok, merkezi otorite ve o merkezi otoriteye mutlak itaat vardır. Lider ne diyorsa, ne istiyorsa o olur. Lider ne yapıyorsa doğru olan odur."
- “Bizim hareketimizin temelinde, ilminde, aklında, mantığında zekanın da işgal ettiği yer, inancımızın işgal ettiği yerin milyarda biri kadar bile değildir.”
Eğer bir örgüt, düşünsel, dinsel, mezhepsel özellikle de etnise üzerinden bir kutuplaşmayı körükleyerek, gençleri bu şekilde eğitip, karşıt görüşleri ve örgütsel yapıları, düşman olarak gösterdiğinde, gençler tek yönlü bir ideolojinin tutsağı haline gelip, robot haline getirilip, bulunduğu yapıyı sorgulayamaz, karşıt düşünceleri inceleyemez hale gelip, salt ölme ve öldürme üzerine bina edilmiş bir yapının silahı haline gelebilmekte.
Bunu yaparken de, insanın doğasında var olan, bencillik ve acımasızlık pompalanıyor.
Bütün toplumlarda kutsanan, vatan, millet, din, kitap, çoğu zaman da, ideolojik fanatizme taşınmış düşünsel açılımlara dayalı örgütlenmeler, özellikle gençleri çok kolay bir biçimde, ölüme bile sürükleyebilecek bir çizgiye taşınabilmekte.
Örneğin PKK, Kürt halkını özellikle de gençleri, Kürt Milliyetçiliği çizgisinde oluşturup, Kürt halkının haklarını arama iddiasından söz etmesine karşın, Kürt halkına zarar vermekten öte bir şey yapmadığı gibi, Kürt halkı ve Kürt gençlerini kullanarak, her alanda büyük rantlar elde ederek, PKK baronları yurt içinde ve dışında krallar gibi yaşamaktalar.
Bu yapılanmanın 40 yıla yakın bir süre içinde, kaç Kürt’ün, kaç güvenlik görevlisinin ve sivil halkın ölmesine neden olduğuna, ülke ekonomisine ne kadar zarar verdiğine baktığımızda, bu yapının bu ülkeyi ileriye değil geriye götürdüğünü görürüz.
Bu ihanet odağının, bu ülkede yaşayan tüm insanlarımıza zarar vermekten öte bir işe yaramadığı ortada.
O zaman, bu ülkede yaşayan, hangi etnik kökenden, hangi dinden, hangi mezhepten ve hangi ideolojik görüşten olursa olsun herkese zarar verdiği ortada.
Bu durumda, bu hareketin içinde bulunan insanların, ne bu ülkeyi, ne de bu ülkede yaşayan insanları düşündüklerini söylemek mümkün mü?
Öyleyse bunlar, bu ülkeye ve bu ülke insanına düşman olanlara hizmet ediyorlar demektir.
İslam’ı temsil ettiği iddiasıyla yola çıkan IŞİD ve benzeri örgütler de, İslam ülkelerinde, Müslüman Müslüman’ı salt mezhep ayrılığı ya da ülke yönetimini ele geçirmek için, birbirlerini öldürmekle meşgul.
Sırf bu tür örgütler yüzünden, İslamofobi giderek yaygınlaşmakta, İslam’a dönük eski ilgi ve sempati yerine, insanlarda giderek islam’a karşı korku hakim olmaya başladı.
Bu da gösteriyor ki, bu tür yapılanmaların insanlık dışı davranışları yüzünden Müslümanlık zarar görmekte.
– DEVAM EDECEK -