Beyefendilik çok yakışırdı O’na...

Göz açıp kapayana geçiyor zaman.
Gazetemizin dünkü nüshasında görünce şaşırdım.
Arıkan Yılmaz Dim Hoca’mdan söz ediyorum.
Sohbetlerimiz, dostluğumuz daha dün gibiydi. 16 yıl olmuş
Beyefendilik çok yakışırdı O’na... Mütevazılık da...
İyi bir öğretmen, iyi bir baba, iyi bir dost, iyi bir yurtseverdi.
Adam gibi adamdı işin özü.
* * *
En son, Gazetemizin 38. kuruluş yıl dönümü nedeniyle ziyaretine gitmiş, görüşmüştüm.
Her zaman olduğu gibi, o gün de eski günlerden, “ Alanya’nın her bir yanının portakal çiçeği koktuğu” o güzel günlerden söz etmiştik...
Benim, hızla betonlaşan Alanya’dan duyduğum rahatsızlığı bildiği için; bana hep 30 yıl, 40 yıl öncesinin Alanya’sını anlatır, Tanrı vergisi bir güzelliğin nasıl perişan edildiği konusunda, benimle hemfikir olduğundan söz eder, ardından eklerdi; “ne güzel yıllardı o yıllar...”
Oysa o yıllar onun büyük sıkıntılar yaşadığı, sürgün ve yokluk yıllarıydı...
O yıllarda üzülmüş, oradan oraya sürülmüş, perişan edilmiş, büyük acılar yaşamıştı...
“Olsun” derdi. “Eski günler geri gelsin, ben o sıkıntıları (yine ve de misli misli) yaşamaya razıyım...”

* * *
Arşivimi karıştırdım; 10 Kasım 2005 tarihinde bu güzel insanla ilgili şöyle bir yazı yazmışım.
“…. Alanya, kendisini karşılıksız seven bir yiğidini daha kaybetti...
Ama o yiğit, başkaları gibi salt kendisi ve aile efradı için değil; Alanya için de yaşadı...
Alanya için düşündü, Alanya için çalıştı, Alanya için üretti...
Bugün Alanya, pek çok ilimize nasip olmayan güçlü bir medyaya sahipse; bunu Arıkan Yılmaz Dim’e borçludur.
Bu güçlü medyanın temelinde Arıkan Hoca’nın alın teri vardır.
Bu güçlü medyanın temelinde Arıkan Hoca’nın göz nuru Yeni Alanya Gazetesi vardır.
Kolay gelinmedi bu günlere... Başka bir anlatımla, yoklar içersinde attı bu temeli Arıkan Hoca...
Kurdu, direndi, yaşattı, bugünlere taşıdı.
Anadolu Medyasının kilometre taşlarından biriydi O...
Hiçbir güçlük yıldıramadı Onu...
Bu gök kubbede hoş bir seda bırakarak ayrıldı aramızdan...
Alanya’nın vefalı insanları, görkemli bir cenaze töreniyle uğurladı Onu...
Her şey çok yakışırdı O’na...
Ölüm bile yakıştı...
Nur içinde yat Sevgili Hocam...
Seni çok özleyeceğiz...”

* * *
O gün yazımı, “Seni çok özleyeceğiz” diye bağlamışım.
Aramızdan ayrılışının ardından koca bir 16 yıl geçmiş.
Unutulmuyor, özleniyor ve aranıyorsun Hocam.
Işıklar içinde uyu.
Gazeten emin ellerde.
Ve her gün büyüyor ve gelişiyor.
Gözün arkada kalmasın...