Beton duvarların ardındaki kayıp ruh ​

RİXOS Grubu’nun kurucusu Fettah Tamince’nin şu sözleri, turizmde geldiğimiz noktayı acı bir netlikle özetliyor: “Evet, çok otel yaptık, çok turist ağırladık. Ama şehirlerin ruhunu oluşturmakta zayıf kaldık. Bazı şehirlerde otellerin ismi, bölgenin önüne geçti. Sürdürülebilir turizm için bunun tam tersinin yapılması gerekiyordu.”

​Bu, sadece bir itiraf değil, sürdürülebilir turizm vizyonunu ıskalayan genel bir yaklaşımın özeti. Turizm, sadece yatak sayısıyla ölçülemez; asıl zenginlik, şehirlerin kimliğinde, ruhunda ve sunduğu deneyimde saklıdır.

​Bir turist, otelin konforu dışında keşfedecek bir neden bulamıyorsa, neden dışarı çıksın? Alanya'ya seyir terasından bakınca gördüğümüz manzara bu acı gerçeği doğruluyor: Göz alabildiğine uzanan plansız ve çarpık yapılaşma. Dar sokaklar, kaybolan yeşil alanlar ve sürekli trafik felci ile şehir adeta bir beton yığınına dönüşmüş.

​Selçuklu Mirasından Sonra Gelen "Hiç"

​Turist, fotoğraf çektireceği, "Buradaydım!" dedirtecek marka alanlar ve sembol yapılar arar. Alanya'nın cazibesini sağlayan unsurları incelediğimizde, o muhteşem Selçuklu mirasını, Kızılkule'yi, kaleyi çıkardığımızda geriye kalan modern yapılaşma maalesef koca bir hiç kalıyor. Modern yüzümüzde, bu imzayı atacak ne bir mimari cesaret ne de bir kent estetiği vizyonu görebiliyoruz.

​Otellerin adının şehrin önüne geçtiği bir model, kısa vadeli ve sürdürülemezdir. Şehirlerin ruhu, otellerin önüne geçmelidir.

​Çok Geç Kaldık, Ama Çözüm Zorunlu

​Evet, çok geç kalınmış ve yılların biriktirdiği bu sorun yumağını çözmek neredeyse imkansız görünüyor. Ancak turizmde kalıcı olmak için tek yol, bu sorunları kabul edip çözüme odaklanmaktır.

​Şehirlerin ruhu, betonla değil; vizyonla, yeşil alanlarla ve insan odaklı planlamayla inşa edilir.

​Alanya'nın, Selçuklu mirasını korurken, aynı zamanda yeni modern semboller yaratacak, yeşil alanları geri kazanacak ve yaya öncelikli bir kent estetiği vizyonuna ihtiyacı var. Aksi takdirde, her şey dahil otellerimiz dolu olsa da, şehirlerimizin ruhu boş kalmaya mahkumdur.

Esen kalın...