Beni bana bırakın lütfen!

MECLİS listeleri açıklandı ya, yolda sokakta kiminle karşılaşsam, kime telefon açsam veya kim bana telefon açsa, ilk sordukları şu oldu… 'Söyle bakalım gazeteci. Nasıl görüyorsun listeleri.” Dersime iyi çalıştım, fiks yanıtım...

MECLİS listeleri açıklandı ya, yolda sokakta kiminle karşılaşsam, kime telefon açsam veya kim bana telefon açsa, ilk sordukları şu oldu…
“Söyle bakalım gazeteci. Nasıl görüyorsun listeleri.”
Dersime iyi çalıştım, fiks yanıtım cepte hazır…
“Hoşunuza gidecek şeyler mi söylememi istersiniz, yoksa gerçekleri mi?”
Yanıt her zaman, “Tabi ki gerçekleri!” oluyor ama gerçeği söyleyince de bozulmalar, kırılmalar, “Ama bak, öyle diyorsun da, aslında o konu bildiğin gibi değil” falan diyorlar, muhabbet uzayıp gidiyor.
Bu ve benzer sebeplerle, sizlerden bir kardeşiniz, bir arkadaşınız, bir evladınız olarak rica ediyorum, lütfen bana “Hangi aday önde gidiyor, hangisi işi götürür” diye sormayın artık.
Çünkü…
Beni gazetedeki köşe yazılarımın yanı sıra sosyal medya Twitter ve Facebook’tan da takip eden kıymetli okuyucularım ve takipçilerimin de fark ettiği üzere, bir süredir hiçbir aday veya parti hakkında en küçük bir yorumda dahi bulunmamaya özen gösteriyorum.
Çünkü…
AKP’yi yorumlasam, “Tamam, iş bitmiş. Zaten geçenlerde feysbuka bozkurt işareti yaparken fotoğrafını da koymuştun. Anlaşılan o ki sen bu seçimde çaktırmadan Adem Başkan’a çalışacaksın” diyorlar.
MHP’yi yorumlasam, “Bilader sen zaten Hüseyin Güney’in aday olmasını istiyordun. O aday olmadı ama görevine geri döndü. Şimdi sen Güney Ankara’ya mahcup olmasın diye gizlice AKP’yi kolluyorsun, yükselişte olan MHP’yi çaktırmadan öfeliyorsun” diyorlar.
CHP’yi yorumlayamıyorum zaten.
Çünkü…
En ufak olumsuz bir şey yazsam, kendi yazımı redakte ederken Şefik Başkan’ın boynunu bükmüş, yüzüme gülerken ki fotoğrafı aklıma geliyor, ne yazdıysam tek tuşla anında “delete” ediyorum.
Uzun lafın kısası, benim pek kıymetli okuyucularım.
Meslek yaşamımın “Araf”ındayım.
Aşağı tüküremiyorum, sakal var.
Yukarı desen bıyıktan geçilmiyor.
Bakın, bunca senedir beraberiz, iyi kötü anılarımız oldu.
Size rüyalarımı bile hiç çekinmeden anlattım.
Bu yüzden, beni bir parça seviyorsanız, lütfen beni sıkıştırmayın, mümkün mertebe “Kim önde gidiyor?” diye sormayın.
Köşe yazılarıma yine devam edeceğim ama kimsenin çayında şekeri karıştıran kaşık olmayacağım.
Benim seçim beyannamem de budur.
Saygılar sunuyor, yarın görüşmek üzere diyorum.