Belgrad yolları taştan

Bir turizm fuar dönemi, yaz sezonunun açılmasıyla birlikte sona erdi. Bu fuar döneminde ben de Belgrad da 4 gün geçirme fırsatı buldum. Farklı şehirler görmenin, farklı diyarlar keşfetmenin, farklı kültürler tanımanın mutluluğuyla gördüklerimi...

Bir turizm fuar dönemi, yaz sezonunun açılmasıyla birlikte sona erdi. Bu fuar döneminde ben de Belgrad da 4 gün geçirme fırsatı buldum. Farklı şehirler görmenin, farklı diyarlar keşfetmenin, farklı kültürler tanımanın mutluluğuyla gördüklerimi paylaşmak istedim. Alanya'nın da, Alanyalı turizmcileriyle birlikte yer aldığı 34’üncü Belgrad Fuarı'nda gidişten dönüşe kadar özetle yaşadıklarımı paylaştım. İşte izlenimlerim:Sırbistan'ın THY'si olan Jat Air firmasının uçağıyla yola koyuldum. İlk bakışta eski görüntüsüyle tedirginlik veren uçağın orta yaş üzeri host ve hosteslerinin neşesiyle içime bir rahatlık çöktü. Arka koltuğa yayılmış olan ve uçuş boyunca walkman dinleyerek birasını yudumlayan Sırp kızı ise sanki bana "Milyon kere bu uçağa bindim, tadını çıkart" der gibiydi. Her uçakta olduğu gibi bu uçağın da mırmırlanan ve büyük ihtimalle ne dediği anlaşılmayan pilotu ara ara uçuş hakkında bilgiler veriyordu. Yolcuların arasında Türklerin sayısı da oldukça fazlaydı.PASAPORT POLİSİNİN KLASİK SORULARIGayet yumuşak bir inişten sonra havalimanı çıkışında Sırp Pasaport Polisi'nin küçük bir eziyetine maruz kaldım. Fakat bu eziyet bol sorudan oluşan bekletme anlamındaydı. "Fuarda neyi haber yapacaksın?", "Hangi otelde rezervasyonun var?" gibi soru sormak için sorulmuş soruları cevapladıktan sonra ortaya çıkan güler yüzlü bir sivil polis evraklarımla ayrıca ilgilendi. Sanırım bu, iyi polis-kötü polis karakterlerinin iyi polis olanıydı. Beni on dakika içerisinde özgürlüğüme kavuşturdu. Bu olay, daha önceki yurtdışı giriş çıkışlarımı gösteren eski pasaportumu yanıma almam gerektiğini öğretti. Bir de yerel basın kartı dışında bir kaç ay sonra elime ulaşacak olan 'Sarı Basın Karı'nın değerini burada çok iyi anladım.'İNTERNETTE TANIŞTIK!'Havaalanında ‘bekleme yaparken’ tanıştığım gençlerin pasaport polisleriyle olan ilginç diyaloglarını da yazmadan edemeyeceğim. İstanbul'dan gelen 3 arkadaş, polisin ısrarcı sorularından bunalmış bir şekilde, Belgrad'a, internette tanıştıkları kız arkadaşlarını görmeye geldiklerini, 4-5 gün sonra geri döneceklerini söylediler. Yüzünde tebessüm oluşan bayan polis, bizim gençleri bekleyen kızın numarasını alarak küçük bir telefon görüşmesi yaptı. Zaten havaalanında bulunan kızcağız 5 dakika sonra kontrol alanında gözüküverdi. Kızcağızın pasaport polisine güvence vermesiyle birlikte bizim gençler, büyük özlem duydukları kız arkadaşlarına kavuştular! Özgürlüğe kavuşan gençlerden birisi gevşemiş bir şekilde ‘Osmanlı'dan çok çektiler ya, acısını bizden çıkartıyorlar’ diyerek sırıtmaya başladı.BİSKREM'Lİ SIRP KADINTarzan'a Tarzanca öğretecek kadar iyi olan Tarzancamla havaalanı çıkışında ortalıkta dolaşan Sırp veya turistlerle konuşma gayreti içerisinde oldum. Sırplar da çok iyi İngilizce konuşmuyorlardı. Türkiye’de bana, otele gidebilmek için taksi kullanmamı tembihleseler de ben Belgrad'ı avucumun içi gibi bilirmişçesine 150 metre ileride bekleyen otobüse binmeyi tercih ettim. Havalimanı önünden kalkan bir otobüs, şehir merkezi dışında bir yere gidiyor olamazdı. Otobüse bindiğimde elinde biskrem bulunan, Türk sandığım bir bayan gerek otobüs şoförüyle konuşarak gerekse başka turistlerin elinde bulunan Belgrad haritalarından faydalanarak inmem gereken durakta beni indirdi. Kendisine bu satırlardan teşekkürlerimi yeniden iletiyorum. İndiğim duraktan 77 numaralı otobüse binerek kalacağım otel olan Hayyt Regency'nin önünde indim. Böylece, havaalanında Dolar karşılığı aldığım Sırp Dinarlarını taksiye ödemekten kurtararak 10'da bir fiyatına otelime gelmiş oldum.GURBET ELDE GÜLERYÜZ ÖNEMLİOtelin kayıt işlemleri sırasında, otelde kalacağım süre boyunca yapacağım ekstra işlemler için kredi kartımdan 15 bin Sırp Dinarını bloke ettiler. Burada aşağı yukarı 110 Sırp Dinarı, 1 Euro'ya eşit oluyor. Buradan benim anladığım bloke edilen miktar aslında ekstra yeme içme için değil, kaçamak yapmak isteyen çapkınlar için düşünülmüş bir yöntemdi. 7. kat, 704 numaralı gerçekten lüks sayılabilecek olan 2 kişilik odamda duş aldıktan sonra fuar merkezine gitmek için asansörlere doğru ilerledim. Bu arada otelde dikkatimi çeken bir konu da her katta bir resepsiyon görevlisinin 24 saat boyunca insanları güler yüzle karşılıyor olduğuydu. Müşteriye verilen hizmet gerçekten kendini hissettiriyordu ve gurbette tanımadığın insanların içerisinde güler yüzlü kişilerle karşılaşmanın önemini burada tecrübeyle sabitledim.'TÜRK MÜSÜNÜZ?'Asansör önünde beklerken Türk olabileceğini tahmin ettiğim bir kişi de benimle beklemeye başladı. Sora sora Bağdat bulunursa Belgrad'da bu fuar hayli hayli bulunur düşüncesiyle kendimi motive ederken yanımdaki kişi cebinden bir tespih çıkarttı ve akabinde benden bir ses yükseldi, ‘Türk müsünüz?’ Meğerse kendisi Kundu bölgesinden fuara katılan bir turizmciymiş. Bana, fuar alanına grup halinde bir minibüsle gideceklerini ve beni de götürebileceklerini söyledi.Ulaştığımız fuar alanı toplam 4 salondan oluşuyordu ve ilk salona girdiğimde içimden "Bizim EMITT buraya 5 basar" dedim. Fakat diğer salonları da gezmeye başlayınca küçük ama keyifli bir fuar organize ettikleri kanısı içimi kapladı. Geri kalan her şey bildiğiniz fuar tadında devam etti.TAKSİLERE DİKKATAsıl keyif veren taraf fuardaki işleri bitirdikten sonra yaptığımız şehir turlarıydı. Belgrad'ı çok sevdim. Bir akşam fuarda bulunan turizmcilerle birlikte Terazi Meydanı'nı ve Belgrad sokaklarını gezdik. Dana çorbası ve bifteklerimizi mideye indirdikten sonra ayva rakısı ve bira kokuları ortamı sarmaya başladı... Genel anlamda çevreyi dikkatlice izlediğimde Sırpların boy olarak Türklerden çok daha uzun olduklarını anladım. Hatta ‘bölgedeki kadınların güzelliği, Osmanlı'nın buralarda at koşturması için yeterli bir sebep olabilir mi’ diye beni düşündürdü.Ayrıca Sırbistan'da kilosu 10-15 TL'yi bulan dana etinin ve alkolün ucuzluğunu, adres bulma konularında Sırpların yardımseverliklerini, trafik ışıklarına olan duyarlılıklarını ve kazıkçı taksilerini de gezi notlarıma eklemeden edemeyeceğim. Eğer bir gün Belgrad'a giderseniz ve taksiye binmeniz gerekirse mutlaka üzerinde "Radio" yazanları tercih edin. Bu taksiler, telsiz ağıyla çalışıyorlar, dürüst ve ucuzluklarıyla da dikkati çekiyorlar. Bir mesafe "Radio" taksiyle 350 Sırp Dinarı tutarken farklı bir taksi de aynı mesafe 5 bin Dinar tutabiliyor. Neyse ki ben bu durumu fazla yıpranmadan çözme fırsatı yakaladım.Ayrıca "Radio" dışında bir taksiye telefonunu düşüren ismi lazım değil turizmcimiz kendi numarasını çevirdiğinde telefon yüzüne kapandı. Bu acı deneyimin üzerine turizmcimiz bir bardak soğuk su içti.BİRALAR KÖPÜKLÜ AMA DERT ETMEYİNZifiri karanlık sokaklarında güvenlik sorunu yaşamadığım Zeleni Venac bölgesinde bulunan Bridge Pub'tan bahsetmeden de edemeyeceğim. Aşağı yukarı 50 metrekarelik mekan bana oldukça sıcak geldi. Belgrad'ın birçok yerinde olduğu gibi burada da yudumlayacağınız biralar bol köpüklü olarak geliyor. İlk zamanlar bardağın 3'te biri kadar gelen köpüğe kafayı takmıştım ama kültürel bir durum olduğunu anlayınca bende tüm Sırplar gibi keyfini çıkartmaya başladım. Bridge Pub'a ikinci gidişimde yine giriş kapısının yanında bulunan sandalyeye oturdum. İçeri girip-çıkan insanlar öyle bir zamanlama yapıyorlardı ki sanki ‘Burası fazla sıcak ve dumanaltı oldu, biraz havalandıralım’ der gibiydiler. Belgrad da kapalı alanlarda sigara serbestliği var. Ayrıca bu tip mekanların çoğunda bira ve viski neredeyse aynı fiyat.TÜRKLERİ SEVİYORLARGün boyunca tanıştığım ve konuşma fırsatı bulduğum Sırpların neredeyse tamamına yakınının en az bir defa Türkiye'ye gelmiş olduklarını gördüm. Çok büyük bir kısmı da Antalya ve Alanya hakkında bilgi sahibiler. Turistlere karşı oldukça kibar davranan Sırplar Türk olduğunuzu duyunca zannettiğinizin aksine oldukça misafirperver davranıyorlar. Hatta futbol fanatiği olan bir Sırp çocuk Türk olduğumu öğrenince Mateja Kezman'ı coşkuyla anlatmaya başladı. Sanrım toplumların birçoğu ve özellikle yeni nesil, din, dil ve ırk çatışmalarını geride bırakmayı başarmış, tarihler boyunca yazılanların siyasetin kirli oyunları olduğuna kanaat etmişlerdi.ORTA DİREK TURİSTBelgrad'da bulunan eski yapılar ve troleybüs hatları, benim gibi dışarlıklı olanlara komünizm ve dünya savaşını hissettirirken burada yaşayanların ise nefretine sebep oluyordu. Sırplar, nostalji yerine daha teknolojik otobüs ve tramvayları şiddetle tercih ediyorlardı.Ayrıca Belgrad sokaklarında gezerken kendimi Alanya'ya gelip de ‘kaliteli mi kalitesiz mi?!’ sorularına maruz kalan turistin yerine koydum. Kaldığım otelin oda+kahvaltı olmasından dolayı diğer öğünleri dışarıda yediğim için ve hediyelik eşyaya para yatıran birisi olduğum için kendimi ‘orta direk turist’ olarak değerlendirdim.SKYPE'IN FAYDALARIGezi yazımı tamamlamadan önce Alanyalı turizmcilerin yurt dışında birbirleriyle konuşurken internet üzerinden çalışan Skype programını kullanıyor olmalarından da yine bahsetmeden geçemeyeceğim. İşini her yerde olduğu gibi burada da bilen turizmcilerimiz yüksek fatura ödemeden görüşme imkanı sağlayan Skype sayesinde birbirleriyle konuşuyorlardı. Alanya turizmcisini kıvraklığından dolayı tebrik ederek yazımı sonlandırıyorum.