Ah! Nerede o eski bayramlar diye başlarız söze.
Bu söz eski bayramların şimdikinden güzel olduğunu göstermez aslında.
Sadece yaşlandığımızı işaret eder.
Bu sözle özlenen şey bayram değildir.
Annedir, babadır, kardeşlerdir.
Belki de daha önemlisi çocukluğumuzdur özlenen.
Ev ev dolaşmak, akraba ve komşuları ziyaret etmek çocukça,
Üç beş kuruş harçlık almak, birkaç şeker kapmak uzatılan kaselerden,
Hepsinden değerlisi sevgiyi hissetmek girilen hanelerde.
O insanların yüzlerindeki gülümsemeleri görmek,
Gözlerinde yakalamak çocukluk anılarını.
Onlar da o zamanlar "Ah! Nerede eski bayramlar" diyerek başlardı söze.
Kaç kez rahmetli annemden duydum bu sözü,
Kaç kez rahmete kavuşan babamdan işittim.
Şimdi de ben söylüyorum aynı sözü her bayram.
60 yaşına yaklaştığım şu yıllarda en büyük özlemim eski bayramlar.
Arife günü alınan naylon ayakkabıyı koynuma alıp yattığım,
Bayram bahşişlerini yastığımın içine sakladığım,
Garipliğimi, fakirliğimi ve yoksulluğumu unuttuğum,
Et, tatlı ve şeker kokan çocukluk anılarım,
Tıpkı benim gibi her eski kuşağın geri gelmez anılarıdır.
İşte bu nedenle güzeldir eski bayramlar.
Bugünün çocukları da bir gün diyeceklerdir eminim,
"Ah! Nerede o eski bayramlar" diye.
Onlar da bizleri yad edecektir rahmetle.
Ne yoksullukları gelecek akıllarına, ne de üzüntüleri.
Sadece anne ve baba kokusunu anımsayacaklar,
Kah sızlayacak burun delikleri,
Kah anılarını hatırlayıp burkulacaklar.
İşte bu yüzden güzeldir eski bayramlar.
Çocukça coşku vardır içlerinde,
Ve yanıbaşlarında anne ve babalar.
Hepinizin hayatındaki her gün;
Çocukluğunuzdaki bayramlar gibi olsun.