Başkanlık Sistemi

SİS perdesi aralandı. Cumartesi günü TBMM'ye sunulan Başkanlık Sistemi teklifinin neler içerdiği hepimizin merak konusu oldu. Bu nedenle affınıza sığınarak ve yazı dizimize bir hafta ara vererek, sunulan teklif hakkında dikkat edilmesi...

SİS

perdesi aralandı.
Cumartesi günü TBMM’ye sunulan Başkanlık Sistemi teklifinin neler içerdiği hepimizin merak konusu oldu.
Bu nedenle affınıza sığınarak ve yazı dizimize bir hafta ara vererek, sunulan teklif hakkında dikkat edilmesi gereken noktalardan bahsedelim.
Sunulan teklif, hukuksal anlamda ne Parlamenter Sistem'in, ne de bugünkü anlamda Başkanlık Sistemi olarak adlandırılan sistemin özelliklerini taşımamaktadır.
Tutarsız ve açıklarının çok sayıda olduğu, acelece ve acemice hazırlanmış bir sistem olduğu ilk bakışta dahi hissedilmektedir.
Ayrıca anayasa değişikliğinin yapılması için hazırlanan tasarıda yalnızca AKP’li milletvekillerinin imzası vardır.
Ortak hazırlanmasına karşın MHP milletvekillerinin teklifi imzalayanların arasında bulunmaması dikkat çekicidir.
***
Herhangi bir kitapta yazmasa da belli kanun yapma teknikleri vardır.
Yapmak istediğiniz asıl dolambaçlı değişikliği birçok maddenin içinde gizleyip eritmeye çalışmak da bunların başında gelir.
Bu nedenle kalabalık yapan maddeleri bir kenara bırakalım, işin özünü konuşalım.
Sakıncalı olan tüm konuların bahsedilmesi köşemizi aşar.
Ancak çok sakıncalı olan 5 konuyu sıralamak mümkün.
***
1-) Meclis ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri'nin aynı gün yapılması öngörülüyor. Partisini farklı Cumhurbaşkanı’nı farklı seçecek vatandaşların pek olmayacağını düşününce, demektir ki o günün koşulları altında Meclis'te iktidarı sağlayacak olan parti, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı’nı da kazanacaktır. Dolayısı ile birbirinin tahakkümü altına girmeye oldukça uygun, birbirini denetleyemeyen bir devlet düzeni öngörülmüş oluyor.
2-) Cumhurbaşkanı’nın istediği şekilde seçimlerin yenilenmesine karar verebileceği öngörülüyor. Halbuki bugün, ancak hükümetin kurulamadığı ya da istifa veya gensoru nedeniyle hükümetin düştüğü hallerde Cumhurbaşkanı’nın kullanabildiği kısıtlı bir yetki söz konusudur. TBMM’nin itibarını azaltacak ve bu denli sınırsız bir fesih yetkisi bırakın günümüz anayasalarını, Osmanlı Kanuni Esasi’sinde bile olmayan bir düzenlemedir.
3-) Başbakanlık kaldırılıyor, TBMM’nin bakanlar üzerindeki denetiminin de kaldırılması öngörülüyor. Meclis'in tüm görevleri aynen sayılırken, nedense yalnızca “bakanlar kurulu ve bakanların denetlenmesi” ibaresi yok edilmiştir. Benzer şekilde gensoru gibi uygulamalar da kaldırılacaktır. Denetlenemeyen bir gücün ne denli sakıncalı olduğunu uzun uzun anlatmaya gerek olmadığını düşünüyorum.
4-) Cumhurbaşkanı’nın artık partili olabileceği öngörülüyor. Halbuki Devlet Başkanı, özellikle bizim kültürümüzde mutlak ve mutlak tarafsızlığını koruması gereken, kurumlar arası uyuşmazlıklarda babacan tavırları ile olaya el koyması beklenen, herkes tarafından sevilen ve saygı duyulan bir makam olmak zorundadır. "Partili Cumhurbaşkanı" ülkemizde kavgaları da beraberinde getirecektir.
5-) Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu da değiştiriliyor. Bildiğiniz gibi önceki referandumda kıyamet koparılarak, büyük bir demokrasi örneği olarak gösterilip değiştirilen madde, aradan 5 yıl bile geçmeden yeniden değiştirilmek isteniyor. Kurulun üye sayısı 22’den 12’ye indirilirken, Cumhurbaşkanı’nın atayacağı üye sayısı 4’ten 5’e çıkarılıyor. Yani Adalet Bakanı da sayılırsa Cumhurbaşkanı’nın kontrolünde olan üyeler çoğunluğa ulaşıp tek başlarına karar alabiliyor, böylece yargı mekanizmasının ipleri de doğrudan Cumhurbaşkanı’nın eline verilmiş oluyor.
***
Peki, sakıncalarını böyle saydık. Alanya durumdan nasıl etkilenir?
Tasarıda toplam 550 olan milletvekili sayısının 600’e çıkarılacağı öngörülüyor.
Bu da büyük ihtimalle Antalya için bir milletvekili fazla seçileceği, bunun da çok büyük ihtimalle CHP’den veya MHP’den olacağı göze çarpıyor.
Ya, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu?
Başbakanlık kalkacağı için o da Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmış olacak.
Üstelik yürütme “Tek Adam”a bağlandığı için, bir bakandan çok “Cumhurbaşkanı Yardımcısı” gibi bir imajla, daha güçsüz ve yetkisiz, Cumhurbaşkanı’na karşı da ciddi sorumlulukları olacak.
Bu sorumluluklar da bürokrasiyi arttırıp motivasyonu düşürecek, Alanya’nın kaybına neden olacaktır.
***
Sonuç olarak, Türkiye’nin ekonomik, sosyal veya toplumsal hiçbir sorununa çözüm üretmeyen, Alanya için daha da büyük eksiklere neden olacak bu tasarı umarız ki TBMM’de reddedilir, ait olduğu sisli puslu ortama geri gönderilir, halkımızın çıkarına yönelik Parlamenter Sistem güçlendirilerek yola devam edilir.