REFERANDUM
sürecini yarıladık.
Bu süre içerisinde neler konuşulduğuna baktık, anayasa değişikliği nedir, rejimi nasıl etkiliyor, neler getiriyor sorusunun halkta nasıl canlandığını araştırdık.
“Hayır” ve “Evet” diyecek olanlar neler söylüyor, en çok hangi maddelerden bahsediyor, göz gezdirdik.
Bu inceleme, aynı zamanda bu köşe yazısının konusunu da oluşturdu: Makyaj maddeler.
*
Bildiğiniz gibi Anayasa Değişikliği ve başkanlık teklifi 18 maddeden oluşuyor.
Ancak bunlardan 3 tanesi başkanlık sistemi ile doğrudan ilgisi olmayan maddeler. Bu maddeler ise, milletvekili seçilme yaşının 18’e düşürülmesi, TBMM’deki milletvekili sayısının 600’e çıkarılması ve Yargı’nın “tarafsız” olacağı ibaresinin eklenmesi.
Diğer 15 madde ise Cumhurbaşkanının yetkisinin arttırılmasından, Meclis’in yetkilerinin azaltılmasına, kanunlar ve bütçe konusunda birçok hüküm içeriyor.
Ancak nedense “Evet” oyunun propagandası sadece başkanlık sistemi ile ilgili olmayan bu 3 madde üzerinden yürütülüyor. O kadar fazla söz ediliyor ki, zannedersiniz birinin olmaması bile sistemi çökertecek önemde.
Şunları sormak lazım:
Milletvekilliği seçilme yaşı düşürülmezse, Başkanlık Sistemi'ne geçilmesi imkansız mıdır?
Vekil sayısı 50 arttırılmazsa Meclis nasıl bir zarar görecektir?
Yargı maddesine eklenecek ve pratikte bir faydası olmayacak “tarafsız” kelimesi Başkanlık Sistemlerinin olmazsa olmazı mıdır?
"Hayır" diyeceksiniz değil mi? O zaman şu soruyu da ekleyin:
Madem bu maddeler sistemin zorunlu unsurları ve kilit maddeleri değilse, neden sürekli bu maddelerden bahsediyorsunuz ve diğer değişiklikler hakkında bilgi vermiyorsunuz?
*
Gerçekten de diğer maddelerden bahsedilirse, Meclis’in denetim yetkisinin elinden alınacağını, Başkomutanlık yetkisinin Meclis bünyesinden çıkarılacağı söylenirse, Meclis’in bütçe üzerinde bir etkisinin olmayacağı söylenirse, rejimin değişeceği söylenirse, milletin bunu onaylaması mümkün müdür?
Daha önceki yazılarımızı takip edenler, diğer 15 maddenin önemli sıkıntılarını okumuştur. Denk gelememiş olsanız da referanduma kadar mutlaka bir arkadaşımız sizlere bunlardan bahsedecektir.
Şimdi izninizle, başkanlık sistemi ile ilgisi olmayan bu “makyaj maddeler”in ne olduğundan bahsetmek istiyorum.
*
En popüler maddemiz milletvekilliği seçilme yaşının 25’ten 18’e düşürülmesine ilişkin madde.
O kadar iştahlı anlatılıyor ki, zannedersiniz vekil olmaya aday binlerce genç sıraya girmiş ancak yasal düzenlemeler yüzünden mağdur oluyorlar.
Halbuki, buna tek engel Anayasa değil, siyasal partilerin iç işleyişi ve Siyasi Partiler Kanunu’dur.
Bırakın 18’i, 25’i, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 30 yaşının altındaki milletvekili sayısı bir elin parmağından daha az.
Genç bir vatandaş olarak, üstelik Cumhuriyet Halk Partisi’nin Alanya’daki en genç ilçe sekreterliğini üstlenebilmiş bir kişi olarak, elbette yaşıtlarımızı Meclis'te de görmek isteriz. Ancak fiiliyatta hiçbir adım atılmadan, yalnızca kağıt üzerindeki değişikliklerle gençlik duyguları ile oynanmasını kabul etmemiz mümkün değildir.
*
Bu düşüncemi genç arkadaşlarıma da sorayım dedim. “18 yaşında vekil olmak ister misin, ya da olmadı belediye başkanı, ticaret odası başkanı seçilebilir misin?” diye sordum. “Abi bırak bunları, bizde 18 yaşındaki birinci sınıf öğrencisini fakülteye bile başkan seçmezler” dediler.
*
Bu konuda bir diğer söyledikleri ise şu: Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettiğinde 21 yaşındaydı. Vekillerimiz neden 18 yaşında seçilemesin?
Bu da ne yazık ki popülist bir söylem olmaktan ileri gidemiyor. O dönemin yaşama koşulları ve yaş ortalaması elbette bugünkü gibi değildi. Makedonya’dan Hindistan’a kadar tüm toprakları fetheden Büyük İskender 33 yaşında ölmüştü.
Biz ise bugün Cumhurbaşkanı olabilmek için en az 40 yaş şartı arıyoruz.
Sizlere de samimi gelmiyor olsa gerek.
Meselenin memleket olduğunu, içten, dürüst ve çok çalışanın her zaman görev başında olması gerektiğini diliyor, göstermelik gerekçelere halkımızın prim vermeyeceğine inanarak bu haftalık veda ediyor, saygılar sunuyorum.