Alanya’yı ziyarete gelen, AKP Antalya İl Başkanı Mustafa Köse, partilileriyle yaptığı toplantıda; “Başbakanımız, sürekli Alanya’yı soruyor…” demiş.
Ve eklemiş.
“Alanya’yı cazibe merkezi haline dönüştürmek istiyor(uz)…”
Ne kadar güzel…
Biz de bunu istiyor, bunu bekliyoruz.
Hadi dönüştürün.
Ben herkes gibi, “Hadi Alanya’yı il yapın” demeyeceğim. Demeyeceğim, çünkü böyle bir durumda, il olmayı bekleyen diğer ilçelerin, iktidarı (partiyi) çok büyük sıkıntıya sokacağını biliyorum. Olmayacak bir duaya, amin demeyeceğim.
Ben çok daha kolay, çok daha basit, çok daha yapılabilir istekleri dillendireceğim.
Hadi, Gazipaşa Havalimanı pistini uzatıp, terminal binası ve apronunu büyütün.
Hadi, Alanya-Antalya arası hızlı tren projesini hayata geçirin.
Başka?
Başkası yok, hepsi hepsi bu kadar.
Seçimlerden önce yapın bunları, oyum sizindir.
!!??...
Efendim şimdi olmaz, seçimlerden sonra.
Niye seçimlerden sonra?
Belediye sizin belediyeniz; belediye başkanı, sizin başkanınız.
Anlamıyorum, niye seçimlerden sonra?
* * *
Başbakan sürekli Alanya’yı soruyor?
Nesini soruyor Alanya’nın?
İşte Alanya, işte belediye(ler)…
AKP’yle yatıyor, AKP’yle kalkıyorlar…
Nesini, neyini soruyor Alanya’nın?
* * *
O zaman bu mantıktan hareketle, biz de konuya şöyle yaklaşabiliriz
Alanya da sürekli Başbakanı soruyor, Başbakanı sayıklıyor.
Diyor ki Alanya’lı; “Ana belediyemiz AKP’li, belde belediyelerimizin büyük çoğunluğu da AKP’li. Hal böyleyken, Sayın Binali Yıldırım’ın inadını bile kıramıyoruz. Bir Gazipaşa Havalimanının pistini bile uzattıramıyoruz. Önümüzdeki seçimlerde AKP’ye oy versek ne olur, vermesek ne olur!?..”
* * *
Şimdi sevgili okurlar, ben bir ironi yaptım.
Yoksa hepimiz biliyoruz ki, bizde ve bizim gibi demokrasi kültürü az gelişmiş ülkelerde bu işler böyle yürüyor.
İl ya da ilçe parti başkanlarının yaklaşımları genelde hep böyle oluyor. Çünkü kendileri böyle yetiştiriliyor, böyle yönlendirilip, böyle öğütleniyor.
Deniliyor ki; “Alanya’ya (ya da feşmankanca yere) git, Başbakanımızın selamını söyle, Başbakanımız böyle, böyle söylüyor, hepinizin gözlerinden öpüyor…” de…
Yoksa ne Başbakan’ın böyle bir şey söylediği var, ne de söylemek istediği…
Buna politikada, “siyasetçi ağzı, siyasetçi tuzağı” derler.
İşte bu tuzağa, bu millet, yıllardır düşüyor, yıllardır kanıyor.
Ne acıdır ki, Alanya da bu tuzağa yıllardır düşüyor.
Artık aklımızı başımıza devşirelim; politikacılar bizi değil, biz politikacıları kullanalım.
* * *
Nasıl kullanacağız?
Fedakârlık yaparak.
Nasıl fedakârlık yaparak?
Maddi ve manevi fedakârlık yaparak. Gerekirse makamlarımızı, unvanlarımızı terk etmeyi göze alarak.
Niye yapacağız bunu?
Alanya’nın yüksek menfaatleri için.
Nasıl yapacağız bunu?
İşbirliği, ağız birliği, gönül birliği yaparak.
Önümüzdeki seçimler, Alanya için büyük fırsat.
Bu konuda iktidar partisinin ilçe teşkilatına, büyük iş düşüyor.
AKP Alanya İlçe Teşkilatı yekvücut olacak, Ankara’ya diyecek ki; “Seçimlerden önce Gazipaşa Havalimanı’nın sorunları bitecek. Alanya-Antalya hızlı tren projesi hayata geçirilecek… vs, vs… Aksi takdirde biz Alanya’dan oy alamayız çünkü Alanyalıya sözümüzü geçiremiyoruz…”
Bu kadar…
Bunu yaptık, yaptık; yapmadık; bilesiniz ki, iki sonraki seçimlerde de aynı şeyleri konuşuyor olacağız.
Bu Binali gidecek, başka Binali gelecek; bu kez onu aşamayacağız.