Başbakan hata yaptı

Seçime az bir süre kaldı. Liderler bir kentten diğer kente koşturup miting meydanlarını dolduran halka nutuklar çekerek oy devşirme peşinde. İki aya yakın bir süredir mitingden mitinge yetişip saatlerce nutuk çekmek zorunda kalan liderlerin...

Seçime az bir süre kaldı.
Liderler bir kentten diğer kente koşturup miting meydanlarını dolduran halka nutuklar çekerek oy devşirme peşinde.
İki aya yakın bir süredir mitingden mitinge yetişip saatlerce nutuk çekmek zorunda kalan liderlerin pilleri, seçmenin de sabrı tükenmeye başladı!
Liderlerin konuşmaları televizyonlardan yayınlandıkça, farklı kentlerde aynı şeylerin seslendirilmesi, suçlama ve karalamaların boyutunun tırmanması karşısında, halkın önemli bir bölümü, bu tür çirkin çıkışları dinlememeye başladı.
Meydanların dolması ise, seçime ilgiden dolayı değil, tamamen meraktan!
Kılçdaroğlu’nun miting performansı süper ama içeriği sıfır. Bahçeli konusunda ne desem boş! Erdoğan ilk mitinglerinde başarılı, son mitinglerinde yorgun düşmüş durumda, bu kadar çok kürsüye çıkmanın yarardan çok zararı olabileceğini de hesaba katmak gerekir. Bana göre eski defterleri karıştırıp İsmet İnönü’ye dönük eleştirileriyle Demirel’e sataşması büyük hataydı.
Allah sözünü ağzına almayan, dini siyasete karıştırmayan siyasetçiye saygım sonsuz…
Kameralar eşliğinde camiden camiye koşan siyasetçiler modası bana çok komik gelmeye başladı. Türk siyasetinde böyle bir gelenek yoktu.
Ne Menderes, ne Bayar, ne Türkeş, ne Demirel, ne de diğerleri böyle bir görüntüyle siyaset yapmadılar gibi geliyor bana. Belki de bu moda, televizyonların yaygınlaşmasıyla birlikte gündeme gelmiş de olabilir!
Rahmeti İnönü’de, tıpkı Atatürk gibi bir asker, başarılı bir komutandı.
Asker kökenli bir devlet adamının, ülkeyi yönetirken, başarılı icraatları yanında, birçok konuda eksiklikleri hatta yanlışları da olabilir. Bundan daha doğal ne olabilir?
Yetişme tarzları, aldıkları eğitim nedeniyle, sosyoekonomik konulara bakış açılarıyla birlikte, demokrasi anlayışları da tartışılabilir.
Bu tartışmayı yaparken, onların dönemini, dünyadaki ve ülkemizdeki somut koşulları da dikkate almamız gerekir.
Atatürk yani “Tek Adam” sonrasında İsmet İnönü’nün bir başka deyişle “Milli Şef” ya da “İkinci Adam” dönemi, İkinci Dünya Savaşı yıllarıydı.
Çok daha önemlisi, uzun yıllar savaşlarla boğuşmuş bir toplum, Kurtuluş Savaşı ile yepyeni bir yapılanmaya giderken, her şeye sıfırdan başlandığını unutmamalıyız.
Atatürk ve İnönü dönemleri, toplumun yoksulluk içinde kıvrandığı, yetişmiş insan gücünün bile olmadığı, imkansızlıklar içinde var olmaya çalışan bir toplumdan ve bir ülkeden bahsediyoruz. Bazıları bu dönemi yaldızlı sözlerle süslemeye kalksalar da, böyle bir dönemin olmadığını, az çok tarih bilen herkes bu sürecin zorluklarını tahmin edebilir!
Bu zorlukları salt biz de yaşamadık. Bütün dünya şu ya da bu biçimde bu sıkıntılardan geçti. Ben bu zor dönemi kıyısında köşesinde yaşayanlardanım!
Dünleri ya da dünün liderlerini özellikle de, Türkiye Cumhuriyeti’ne ciddi katkılarda bulunmuş bazı isimleri siyasete meze yapmaya kalkmak bana göre pek doğru bir şey olmaz. Atatürk, İsmet İnönü hatta Ecevit’le bile, bugünkü CHP’nin uzaktan yakından bir ilişkisi kalmamışken, bugünkü CHP’ye ya da liderine dönük eleştiride bulunmaya kalkarken, İsmet İnönü’yü kullanmak yanlış. Rahmetli İnönü, CHP’nin başına Ecevit geçince partiden istifa etmedi mi?
Ecevit’te 1980 sonrası CHP ile bağlarını koparıp DSP’de siyasetini sürdürmedi mi?
Demirel’le polemiğe girmesine ise anlam veremedim!
Sayın Başbakanın iktidarları döneminde ciddi hizmetleri olduğunu kabul edip takdir ederken, bu tür çıkışlarının da hiç hoş olmadığını söylemeliyim.