Bana bir masal anlat baba

Babam Ali İpbüker, namıdiğer "Kel Ali" zamanında çok masal anlattı şahsıma...
İşte bu nedenledir ki masal dinlemeyi çok severim ama anlatmayı pek sevmem hatta beceremem...
Ancak bugün anlatacağım tuttu, umarım becerebilirim ve umarım beğenirsiniz...
Masal bu ya, bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken küçük bir ülkenin kralı varmış...
Ülkesini "dediğim dedik, çaldığım düdük" anlayışıyla idare eden bu kralcık, etrafındaki avanelerine de şiddet uygularmış zaman zaman...
"Akçeli işlere" bulaşan ve açık veren bir avanesini odasında tokatlamış misal ama görevine devam etmesine de izin vermiş...
Yine kendisine yakın olan başka bir avanesini "uçkuruna düşkünlüğünden" dolayı krallık sarayındaki taht odasında tokatlamış ama "sağır sultanın bile duyduğu" bir olaydan sonra görevine devam etmesine göz yummuş...
Krallığına bağlı olan doğu bölgesindeki bir beyliğin sorumlusu olan isimle de yıldızı hiç barışmazmış, misal...
Son doğu beylikleri toplantısında "sen kimsin lan" diye üzerine yürüdüğü beylik sorumlusu aynı şekilde karşılık verip, diklenmiş ama bizim kralcık, onca güç ve yetkisine rağmen çaresiz kalıp, olayı kapatmak zorunda kalmış...
Bu ilginç masalın devamı çok ama yerimiz bitti...
Bizim kralcığın maceralarını "masal tadında" anlatmaya devam edeceğiz...
Bugünlük bu kadar diyelim...
Nokta...