Balkanlar'da Türk izleri

"Beşiktaş, Balkan coğrafyasında Arnavutlar nezdinde en fazla ilgi gören takımdır. En fazla taraftarı olan takım olmasının sebebi, Beşiktaş'ın kara kartalıyla özdeşleşmiş olmasıdır. Bu, çift başlı kara kartaldır. Özellikle Arnavut Milli Takımı Dünya Kupası'nda oynarken tüm stat bu şekilde (kara kartal işareti) yapar, arkadaşlar! Çift başlı kara kartal... Ve Beşiktaş da Necip Uysal gibi, Nacati, Buci gibi Makedonyalıdır. Ali Sami Yen de Arnavut’tur, arkadaşlar!

Burada üç tane arkadaşı görüyoruz: Bu bir Prizren Birliği’nin anıtıdır. Peki, ne demek Prizren Birliği? 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi sırasında ciddi anlamda zarar görecektir. Ve Balkan coğrafyasında milletler bağımsızlık yolunda cesaretlenecektir. Osmanlı tökezliyor; buradaki halk yavaş yavaş ayaklanıyor. Arnavutlar diyorlar ki: 'Tamam, biz Osmanlı’nın halkıyız, tebaasıyız. Altı yüz yıllık sadıka milletiyiz, evlad-ı fatihanız. Fakat yarın öbür gün Osmanlı buradan giderse başımıza neler gelecek? Biz ne yapacağız? Yani bir yandan güneyden Yunanlılar saldırırsa, Yugoslavya saldırırsa biz ne yapacağız?'

1878 yılında şu arka tarafımızdaki Bayraklı Mehmet Paşa Camii’nde bir toplantı gerçekleştirecekler. Bakın! 1878... Toplantıdaki temel fikir, temel düşünce neydi? O toplantıda temel düşünce, 'Osmanlı giderse bu coğrafyada kendi geleceğimizi kendimiz inşa edeceğiz.' Yani, 'Bağımsız Arnavutluk devletini biz kendimiz kuracağız,' diyorlar. 1878! Peki, öngörüleri doğru çıktı mı? Çıktı. 1912’de Balkan Savaşları patladı. Ve önemli güçler buradan ayrıldı.

Arnavutlar kaldı burada. Ayakta kalmaları gerekiyordu, değil mi? Yani iki büyük halkın arasında sıkışıp kalacaklardı. Ya Yunanlaşıp tarihe karışacaklardı ya da üç yıl mücadele edip bağımsızlıklarını ve devletlerini inşa edeceklerdi. Ve o süreçte, 1914 yılında Arnavutluk da bağımsız 'Arnavut devleti' olarak inşa edildi. Fakat Kosova bu devlete dahil ettirilmedi. Kimler ettirmedi? Fransızlar ve İngilizler tabii. Burası Yugoslavya Krallığı’na emanet edilecekti. Nihayetinde, Yugoslavya Krallığı içerisindeki bu özerk bölge, 2008 yılında dünyanın ikinci bağımsız Arnavut devleti olarak tarih kayıtlarına geçecekti. Bunlar da o fikriyatın içinden gelen şahsiyetler olarak tarihe geçecektir.

Şimdi camiye doğru yürüyoruz...

Hristiyanların kutsal bir gününün yaklaştığını gösteren işaretler vardır. Gazi Mehmet Paşa’nın şöyle bir anısı anlatılır: Şehre bir vakfiyesi vardır. Nasıl Saraybosna’dan Gazi Hüsrev Bey’i hatırlarsınız değil mi? Gazi Hüsrev Bey, Bosna'da uzun süre görev yapmış bir sancak beyidir. Babası Boşnak, annesi Türk’tür. Sultan II. Bayezid’in torunudur. Çok sayıda icraat yaptıysa, Gazi Mehmet Paşa da burada çok sayıda imaret gerçekleştirmiştir. En önemlisi, şüphesiz, önce ibadethane, temizlik ve eğitimdir. Gazi Mehmet Paşa'nın çok önemli yatırımları vardır. Bu camiyi (Gazi Mehmet Paşa Camii, diğer adıyla Bayraklı Camii) yaptırmadan önce, bu külliyeyi yaptırmadan önce şöyle bir arzusu vardır:

Ulema sınıfına danışır. Der ki: 'Üstatlar, ben şöyle bir ibadethane inşa etmek istiyorum. Ama parama haram karışmış olabilir mi diye tereddütlerim var. Bunu nasıl öğreneceğim?' Bu bir rivayettir tabii. Derler ki: 'Paşam, paranın helal olup olmadığını öğrenmek mi istiyorsun? O zaman götür tüm altın ve gümüşlerini Akdere’ye dök! Derenin götürdüğü haram, kalan ise helaldir!'

Balkanlar’da Türk izleri önemlidir."