ALANYA
, il olmasına olmalı da; önce “il gibi” davranmasını öğrenmeli.Dik durmasını, kararlı olmasını bilmeliMalına, mülküne, değerlerine sahip çıkmalı.Ortak akıl oluşturmalı.Oluşturduğu o ortak aklı, uzun vadeli düşünmeye, uzun vadeli planlar yapmaya zorlamalı ve yönlendirmeli.* * *Atı alan Üsküdar’ı geçti ama çarpıcı bir örnek olması açısından anımsatmak istiyorum.1980’li yıllarda, hatta 90’lı yıllarda (bile), Alanya’nın hem batı hem de doğu yakasında, havaalanı yapılacak araziler vardı.O tarihlerde söyledik, yazdık, çizdik; “Etmeyin, tutmayın… Her ne pahasına olursa olsun, bu arazilere sahip çıkın, bu kente havaalanı lazım dedik…” dinletemedik. Şimdi helikopterlerin bile inebileceği alan kalmadı.… …“Çevre yoluyla birlikte, viyadük yapılması gereken bölgeleri de düşünün…” dedik, dinletemedik. Şimdi sıradan basit köprü ayaklarının dikilebileceği alan bile kalmadı.… …Hadi bunlar, büyük arazilerin istimlâkini gerektirdiği için, sıkıntılıydı.Hadi o yıllar cahiliye dönemleriydi, neyin ne olacağı bilinemiyor, kestirilemiyordu.Ya şu, çok daha yakın bir zamanın konusu olan, Balıkçı Barınağı Olayı’na ne demeli?Dinek Yat Limanı inşaatı başlamadan önce, yine söyledik, yine yazdık, çizdik; “Şehir merkezinde, balıkçı barınağı olmaz. Böyle bir barınak, Alanya’nın başına bela olur. İlle de olmalı deniyorsa; Balıkçı Barınağını, Dinek’e; Marina’yı merkeze taşıyın…” dedik, onu da dinletemedik.Alın işte, bela oldu.Alanya’nın olmayan balığının sözde balıkçıları(!), kentin ortak alanına, ortak değerine sahip çıkıyor; “Burası bizimdir” deyip, terör estiriyor.Bu bölgede, belediyenin uyarılarına rağmen, balıkçılıkla uzaktan yakından ilgisi olmayan, rant amaçlı inşaatlara kalkışıyor. Kafeteryaların çevresini tel örgülerle çeviriyor, deniz fenerinin işlevini bozacak girişimlerde bulunuyor.Böyle bir şey olabilir mi?1960’lı, 70’li yıllarda belki de 2000’li yıllarda olacak şeyler mi bunlar?!...Bir de il olacak bu kent; daha malına, mülküne, değerlerine sahip çıkmasını beceremiyor.Nerede vizyon?Nerede ortak akıl?Nerede ortak güç?Nerede ortak birikim?* * *Merak ettim, sordum sağa sola; “Bu Su Ürünleri Kooperatifi, namı diğer Balıkçılar Kooperatifi, kaç kişiden, kimlerden oluşur, bunların kaçı Alanyalı, kaçı gerçekten balıkçı?” diye…Üye sayısı 70 imiş; kayık/motor sayısı da 35…Yani üyelerin yarısı, kotayı doldurmak için tırışkadan üye yapılmış.Kayığı olmayan balıkçı olur mu?… …Aklım basmadı, yine sordum, soruşturdum;Bakanlık bu adamlara, burayı tahsis ederken, neye dayanarak tahsis etti?Alanya’da balık yok, balıkçı yok.Bu çark, 30- 35 kayıkla(!) döner mi?Hepsinden vazgeçtim, (Aktif bankacılık günlerimden ve önceki görev yaptığım yerlerden biliyorum) bu barınak(!), Bakanlığın standartlarına bile uymaz. Tamam, Alanya Belediyesi, bizim paramızla bir düzenleme yaptı burada. Dolgu çalışmaları yaptı, dalgakıranlar yaptı, girişe bir fener yaptı ama hepsi hepsi o kadar.Bu yapılanlar, bu bölgeyi, balıkçı barınağı yapmaya yetmez ki. Bu alanın, balıkçı barınağı niteliğini kazanması için; daha pek çok yatırım, daha pek çok donanım gerekli.* * *Aldım cevabımı.Meğer Alanya’nın, kalan üç beş(!) balığını avlamak için didinen(!) balıkçı(!) kardeşlerimize, Bakanlık da aynı şeyi sormuş.Demiş ki Bakanlık;“…Kiralamak istediğiniz bölgede, her türlü düzenlemeyi Alanya Belediyesi yaptı. Ama yapılan düzenlemeler yeterli değil. Bölgeye ‘Balıkçı Barınağı’ niteliği kazandırmak için ilave yatırımlar yapmamız gerekiyor. Biz şu aşamada, bu yatırımı yapamayız. Sizin bu yatırımı yapacak gücünüz, paranız var mı?”Bu konuda hazırlıklı olan balıkçı(!) kardeşlerimiz, balıkçılıkla zinhar ilişkisi olmadığı halde, balıkçı gibi görünen malum zatın emanet parasını, kendi paraları gibi göstermişler; “Elbette var! Biz eksik kalan yatırımı, kendi imkânlarımızla tamamlarız…” demişler.Ve içinde bulunduğumuz yılın mayıs ya da haziran ayı içersinde kiralamışlar bu alanı.Tamı tamamına 170 dönüm.Şimdi bütün mesele, kiralanan bu alanın sınırının nereden başladığı hususu!Amaç balıkçılık değil de ‘ticari rant’ olunca, sınır(!) da önem arz ediyor tabii ki!Sözde balıkçı(!) kardeşlerimiz; “Bizim sınırımız, aslında dolgu toprağının üzerinde olan heykelin önünden başlar. Dolayısıyla Alidaş’ın ve de kafeteryaların bulunduğu yerler de bizim tasarrufumuzdadır.” deyip, bu alanlardan da nemalanmak istiyorlar.Hal böyle olunca da bu uyanıklığa canı sıkılıyor insanın.… …Neyse, aslında yazılacak çok daha şey var da; (şimdilik) susmayı yeğliyor, konuyu başka açıdan değerlendirmek istiyorum.* * *Bu alan bizim paralarımızla düzenlendi.Alanya halkı için, Alanya’nın konukları için iyileştirildi.Herhalde Alanya halkı, Alanya’nın miadını doldurmuş üç beş balıkçısı buradan sebeplensin diye, bunca parayı buraya gömmedi.Yasalar ne derse desin, kent merkezindeki (kentin göbeğindeki) bu alan, Alanya’nın, Alanyalıların ve tüm ülkenin ortak malı, ortak alanı, ortak değeridir.Ve bu alanın gerçek sahibi, hepimizin adına Alanya Belediyesi’dir.Alanya Belediyesi bu alanı, Alanya halkının çıkarlarına en uygun olabilecek şekilde işletir ve yönetir.… …Ama efendim, yasa böyle demiyor.Ne diyor yasa?“Alanya Su Ürünleri Kooperatifi gibi kılıfına uydur, uyanıklık yap, önüne gelen yeri istila et” mi, diyor?O zaman, sen niye varsın, ben niye varım, biz niye varız?Geçtiğimiz gün, bir taziye yerinde karşılaştığımız Yücel Başkana da söyledim bunları.“Böyle teslimiyetçi, böyle rızacı politikalarla mı il olacağız?” dedim.Yücel Başkan, anlattıklarıyla, su serpti yüreğime; “Ben görevde olduğum sürece, bu alan, Alanya’nın ortak alanı, ortak değeridir.” dedi.* * *Bakın yineliyorumÜzerine basa basa söylüyorum; aklın yolu bir; ortak güç oluşturmalı, Yücel Başkanın arkasında durmalıyız.Önce ortak çıkarlarımıza, ortak değerlerimize sahip çıkmalıyız.Bu konuda herkese görev düşüyor.Siyasetçilerimize, siyasi partilerimize, baro temsilciliğimize, sivil toplum kuruluşlarımıza, herkese, herkese görev düşüyor.Görüyoruz torba yasalarla nelerin yapıldığını, nelerin çözülüp, nelerin yok edildiğini.Bu da basit bir yasa teklifiyle çözülebilecek bir konu.Yeter ki önemseyip, arkasında duralım.