Babana sor Sarko!

Fransa'nın 6. Cumhurbaşkanı Sarkozy, 16 Mayıs 2007 yılında Fransa cumhurbaşkanı seçildiğinde, öncelikle AB'ye katılım sürecimizle ilgili, Türkiye ile iyi ilişkiler kuramayacağının sinyallerini vermişti. O dönemde, seçim yatırımı...

Fransa’nın 6. Cumhurbaşkanı Sarkozy, 16 Mayıs 2007 yılında Fransa cumhurbaşkanı seçildiğinde, öncelikle AB’ye katılım sürecimizle ilgili, Türkiye ile iyi ilişkiler kuramayacağının sinyallerini vermişti.
O dönemde, seçim yatırımı olarak “soykırım” sözcüğünü de dilinden düşürmedi, gün geldi yine aynı silahla karşımıza çıktı. Umarım o silah, bu seçim sonunda geri teper veya kendisine çevrilir.
Nicolas Sarkozy kimdir? Bu makama nasıl gelmiştir? Kısa biyografisine göre; 1955 yılında Paris’te doğdu. Babası, Macar asıllı Pal Nagybocsai Sarkozy, annesi ise, Yunanistan’ın Selanik kentinin köklü Yahudi ailelerinden, Mallah Ailesi’nin kızı Andree Mallah’tır (Dedesi Benico Mallah’ın kökeninin, İspanya’dan Osmanlı’ya sığınmış, oradan da Fransa’ya göç etmiş, Yahudi seferadı olduğu şeklindedir).
Sarkozy, 1981 yılında avukat olarak mezun oldu. 20 yıl boyunca bu mesleği sürdürerek, geniş bir çevre edindi. 1977 yılında Neuilly Şehir Konseyi’ne üye seçildi. 1984’de Konsey Başkanı olarak bu görevini 19 yıl sürdürdü. 1993’de, bütçeden sorumlu bakan olarak hükümete girdi. Bu görevini 2 yıl sürdürdü. 2002’de yeni kurulan hükümette İçişleri Bakanı, 2004’te kurulan hükümette ise, Maliye Bakanı olarak görev aldı. Aynı yıl, Alain Juppe’nin istifasıyla UMP’nin genel başkanlığına seçildi ve bakanlık görevinden istifa etti. Başkanlığını sürdürürken, yeni hükümette yeniden içişleri bakanı oldu. 2007 yılında görevini sürdürürken, Sosyalist Parti adayı ile yarışarak, Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı seçildi. Aynı Zamanda, Andorra’nın eş prensidir.
Türkiye’ye karşı “önyargılı” olduğu ve AB’ye katılmaması gerektiğini savunan Sarkozy, Türkiye’nin Ermeni Soykırımı yaptığını iddia ederek, yeniden şimşekleri üzerine çekti. Üstelik Fransa’da, “soykırım yoktur” diyecek vatandaşlarına para cezası uygulanması için, parlamentoya destek verdi. Bu davranışıyla, Fransa halkının ikiye bölünmesini sağladı. Bunların hepsi, “oy avcılığı”ndan başka bir şey değildir ve Fransız halkı asıl rengini, hiç şüphesiz cumhurbaşkanlığı seçimlerinde belli edecektir.
Bu nedenle, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, son konuşmasında dile getirdiği “babana sor” ifadesi, Sarkozy’nin babası ve eşinin ailesinin, geçmişte yaşadığı ve şahit olduğu olayların bir sorgulaması gibidir. Zira baba Pal, 1940 yılında Cezayir’deki Fransız lejyonunda askerlik yapmıştı ve o dönemde yaşananları iyi biliyordu. 1945 yılından itibaren Cezayirlilerin, fırınlarda toplu yakılmalarından haberi vardı şüphesiz (Pal Sarkozy, 24 Aralık’ta başbakana verdiği cevapta, Cezayir’de 4 ay kaldığını, iddiaların gülünç olduğunu ifade etmişti).
Ayrıca başbakanın, bu ifadede hatırlatmak istediği olaylar zinciri Fransa’nın geçmişte, Cezayir ve Ruanda ile birlikte, diğer Afrika ülkelerinde yaptığı insanlık suçları ve soykırımlardır.
Fransa Tarihi’ne şöyle bir göz atarsak, sözde yardım amacıyla girdiği ülkelerde, kendilerine başkaldıran yüz binlerce insanı katlettiği şeklindedir ki Fransa bu iddiaları asla kabul etmemektedir.
Aşağıda anlatılan ve Afrika ülkelerinde gerçekleştirilen olaylar, Fransa’nın gerçek yüzünü ortaya çıkaran ve tüm dünyada nefret uyandıran işgallerin bir özetidir. Bu işgaller sırasında binlerce Afrikalı hayatını kaybetmiş, ancak uzun yıllar sonra bağımsızlıklarına kavuşmuşlardır. Fransız işgaline uğrayan ülkeler, gelişen olaylar ve katliamlar şöyle sıralanır :
* 1830’dan 1962 yılına kadar, tam 132 yıl boyunca Fransa işgali altında yaşayan Cezayir’de, ilk olaylar şöyle başladı. II. Dünya Savaşı bittikten sonra, yapılan kutlamalarda Cezayir bayrağı açıldı diye, Fransız askerleri 45 bin silahsız sivil, 132 yıl boyunca 2 milyon Cezayirli öldürüldü. 1962 yılında yapılan referandum sonucu, 16 bin kişiye karşı 6 milyon oy ile Cezayir bağımsızlığına kavuştu, ancak bedelini de çok ağır ödedi.
* Çad, 20. yy.’da Fransız sömürgesiydi. Fransa’ya uzun süre direnmesine rağmen, binlerce kayıp verdi. 2. Dünya Savaşı’nda, 15 bin Çad askeri Fransa için savaştı. 1960’da bağımsızlığına kavuştuysa da ülkede hala Fransa yanlısı hükümetler kurulmaktadır.
* 1800’lerde Fransa kolonisi olan Moritanya, Arap ve Berberilerin birbiriyle çarpışmasından faydalanan Fransa’nın, 1920’den itibaren eyaleti oldu ve bağımsızlığına 1960’da kavuştu.
* 1840 yılında, Senegal’i fetheden Fransızlar, bu saldırıda binlerce can aldı. Birçok ülke gibi, 1960’da bağımsızlığını ilan etti.
* Fransızlar, 1843’te Gabon’a yerleşti. Misyonerlik faaliyetleriyle halkın üçte biri zorla Hıristiyan yapılmıştır. Buna karşı gelenler kıyıma uğratılmıştır. Gabon, 1886’da Fransa’nın sömürgesi iken, 1960’da bağımsız olmuştur.
* Komor Adaları’nın adı, Osmanlı kayıtlarında “Kamer (Ay) Adaları” olarak geçer. Ancak Fransızlar buraya “Comeros” demiştir. 1875’te başlayan saldırılar sunucu adalar, 1866’dan itibaren Fransa’nın himayesine girdi. 1975’te, referandum ile bağımsızlığını kazandı.
* 1881 yılında Tunus’u işgal eden Fransızların bu işgali 1883’te resmileşti. 73 yıl sonra, 1956’da bağımsız oldu.
* Kamerun, 1864’de Alman sömürgesiydi. I. Dünya Savaşı’ndan sonra, Almanya ve Fransa arasında paylaşıldı. 1961’de Federal Cumhuriyet, 1972’de tam bağımsız oldu.
* Nijer, 19. yy.’nin sonlarında, Fransa tarafından işgal edildi. 1960’da bağımsızlığına kavuştu.
* 1859’da Ubuk şehrini ele geçiren Fransızlar, Tecura sultanını ikna ederek, şehri cüzi bir ücretle satın aldılar. Kısa bir süre sonra tüm Cibuti’yi işgal ederek, muhalifleri acımasızca katlederek, buraya “Fransız Somalisi” adını verdiler. Ülke, 1977’de bağımsızlığına kavuştu.
* Eski adı “Yukarı Volta” olan Burkina Faso, geçmişte Mossiler tarafından yönetiliyordu ve iç savaş halindeydi. Birkaç kabile Fransa himayesine girince, bunu fırsat bilen Fransa, bölgenin tamamını işgal etti. Yukarı Senegal ile Nijer birliğini birleştirerek, Yukarı Volta adında bir sömürge devlet kurdu. 1932’de Sudan, Nijer ve Fildişi Sahili olarak 3’e bölündü ve bu dönemde birçok insan katledildi. 1960’da bağımsızlığını ilan etti.
* Fransa’nın, Cezayir ile birlikte, 1994’de soykırım ile resmen suçlandığı diğer ülke Ruanda’dır. 800 bin kişiyi katleden Fransa, bu iddiaları ret etmiş ve bu ülkeye yardım amacıyla gittiğini açıklamıştır. Ruanda 1895’te, önce Almanya’nın, daha sonra Belçika’nın himayesine girmiş, 1962’de bağımsızlığına kavuşmuştur.