27 Nisan’da yayınlanan köşe yazımın başlığı, “Kleopatra Heykeli yalan mı oldu?” idi.Damlataş Mağarası’nın ön kısmında yer alan yeşil alana yerleştirilen heykelin kaidesi, bir iddiaya göre arsanın sit alanı içerisinde olması, bir başka iddiaya göre de Alanya Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu’nun yeri beğenmemesi nedeniyle sökülmüş, kamyona yüklenip meçhule giden bir yolculuğa çıkmıştı.O gün, “Kleopatra Heykeli yalan mı oldu?” dememin sebebi buydu.Kleopatra Heykeli’nin yalan olmadığı dün ortaya çıktı.Çünkü…Mimar Sinan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayla Aksungur’un yaptığı ve Alanya’daki yetkililere teslim ettiği heykel, Damlataş’taki yeni yerine sessiz sedasız monte edildi.***Dün bir ihbar (!) üzerine “Yeni Alanya Olay Yeri İnceleme Ekipler Amiri” misyonumla (!) olay yerine gidip heykeli yakından inceledim.Ve işin açığı, heykele ısınamadım.Epey emek çekilmiş, belli.Çokça gayret sarf edilmiş, o da belli.Vücut anatomisi, başın gövdeyle uyumu, yana doğru açılan kolların perspektifi, ağırlığın tek ayak üzerine bindirilmesine rağmen heykelin dimdik ve simetrik bir şekilde durması falan, muhteşem olmuş.Fakat ne bileyim, heykeli öyle ahım şahım bulmadım.Özellikle yüzü, gözleri, elmacık kemikleri, ağız yapısı çok da albenili değil.***Yüzünde ilginç bir iticilik olduğunu söylemek isterim.“Birader, nikâhına mı alacaksın? Altı üstü bir heykel işte!” diyenleri duyar gibiyim, de…Ne bileyim, bunca para ve emek verildiyse, yüzü ve gözleri daha albenili olabilirdi demekten de kendimi alamıyorum.Kaidenin üzerine henüz heykelin ne olduğu, kimi tasvir ettiği, neden buraya dikildiği ile ilgili bilgilendirici bir levha konulmamış.“Turistler ilgili mi?” derseniz, evet ilgililer.Sultanahmet Meydanı’nda gezintiye çıkmış Japon turistler gibi önünde, arkasında, yamacında, yöresinde bol bol fotoğraf çektiriyorlar.Sonuç?“On üzerinden kaç puan?” derseniz, hadi verilen onca emeğin ve paranın yüzü suyu hürmetine “7” deyip müsaade isteyeyim.