Aynı otobüste iki farklı dünya

DÜN halk otobüsünde ilginç bir manzaraya şahit oldum. İki genç, aynı yaşlarda, aynı otobüste, ancak farklı dünyaların insanı gibiydiler. Biri elinde gitar kutusuyla boş koltuğa oturdu, bir süre sonra çantasından bir kitap çıkardı, kulaklığını taktı ve okumaya başladı. Takdirle izledim.

Bir sonraki durakta aynı yaşlarda başka bir genç bindi otobüse. O da boş bir koltuğa oturdu, ancak telefonunu açar açmaz yüksek sesle, küfürlü bir şekilde konuşmaya başladı. Duyduğu küfürlere gülüp aynı dilde karşılık veriyordu.

İçimden kendi kendime sordum: Bu iki insanı aynı yerde tanımak ne kadar garip.

Biri olması gerektiği gibi, son derece iyi eğitimli ve görgü kurallarına bağlı, örnek bir genç.

Diğeri tam tersi bir kişiliğe sahip.

Bu uçurum nasıl oluyor?

Bu sorunun cevabı aslında çok basit: Aile ve çevre.

Her insan doğduğunda boş bir levhadır. Bu levhayı ailesi ve çevresi şekillendirir. Aile, çocuğuna ilk eğitimi verir, ona doğruyu yanlışı öğretir, ahlaki değerleri aşılar.

Çevre ise bu eğitimi pekiştirir veya zayıflatır.

İlk genç, büyük ihtimalle iyi eğitimli, kültürlü bir ailede yetişmiş. Ailesi ona kitap okumayı, müziği sevmeyi öğretmiş. Çevresi de bu değerleri desteklemiş.

İkinci genç ise büyük ihtimalle daha az eğitimli, belki de sorunlu bir ailede büyümüş. Ailesi ona yeterince ilgi göstermemiş, ona doğruyu yanlışı öğretmemiş.

Çevresi de bu olumsuzluğu pekiştirmiş.

Sonuç olarak, aynı otobüste iki farklı dünya.

Biri kitap okuyan, diğeri küfür eden.

Biri örnek bir genç, diğeri tam tersi.

Bu durum, ailelerin ve çevrenin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Her çocuk, iyi bir aile ve çevreye sahip olmayı hak ediyor. Çünkü her çocuk, bir potansiyeldir.

Bu potansiyeli doğru bir eğilimle ve iyi bir eğitimle ortaya çıkarmak, hepimizin sorumluluğundadır.

Esen kalın…