Aymazlığın böylesi (4)

Dün Atatürk'ü devrimci olarak görmeyenlerin, bugün konjonktüre ayak uydurarak, salt AK Parti karşıtlığıyla Atatürk'ü sahiplenmeleri de bir başka komedi. Bakın sol hareketin en önde gelen teorisyenlerinden biri olarak kabul edilen...

Dün Atatürk'ü devrimci olarak görmeyenlerin, bugün konjonktüre ayak uydurarak, salt AK Parti karşıtlığıyla Atatürk’ü sahiplenmeleri de bir başka komedi. Bakın sol hareketin en önde gelen teorisyenlerinden biri olarak kabul edilen Mahir Çayan ne diyor: "Kemalizm, küçük burjuva devrimciliğinin, işgal altındaki bir ülkede, Türkiye’de, emperyalizme karşı bir isyan bayrağıdır. Kemalizm, emperyalizmin boyunduruğu altındaki bir ülkede doğu halklarının, milli kurtuluş bayraklarını yükselten, emperyalizmi yenerek milli kurtuluş savaşlarını açan bir küçük burjuva milliyetçiliğidir. Türkiye’deki küçük burjuvazinin en radikal çizgisi olan Kemalizm’i karakterize eden yalnızca “Milli kurtuluşçuluk” ve “Laiklik” öğeleridir. Eşyanın doğası gereği Kemalizm’in belirli bir iktisat politikası yoktur ve olmamıştır.…Kemalizm’in antiemperyalist niteliği bir tarafa bırakılırsa, ortada Kemalizm diye bir şey kalmaz.Ülkemizde askeri diktatörlük, Amerikan emperyalizminin ülkemizdeki işgalinin aldığı son biçimdir. Bu temsili demokrasinin rafa kaldırılması, düzen partilerinin rolünü asgariye indirmesi demektir. Artık Türk ordusu, oligarşinin halkımıza karşı yürüttüğü baskı politikasının açık ve doğrudan bir aleti olmuştur."

İşin en çarpıcı yanı ise, geçmişte “Bizim inancımızın temelinde demokrasi yok” diyen MHP’nin, bugün tüm bu olumsuzlukları görerek demokrasiye sahip çıkma basiretini, gerçekçiliğini ve de yurtseverliğini göstermedeki tutarlılığıdır.

Sayın Devlet Bahçeli, belli konularda ne kadar eleştirilirse eleştirilsin, son yıllarda ortaya koyduğu devlet adamlığı ciddiyeti ve de milli konularda parti çıkarını ve oy kaygısını bir yana iterek, iktidarın değil devletin yanında yer alma gerçekçiliğini göstermesi alkışlanması gereken hatta bugün için teşekkür etmemiz gereken bir davranış olarak görülmeli.

Sayın Bahçeli’nin ülkeyi kaosa sürüklemekten özellikle uzak durması ve kaos yaratmaya çalışanların da oyunlarını bozmada gösterdiği tutarlılık tüm toplumca taktir edilmesi gerekirken, bırakın farklı siyasi yapıya mensup unsurları, MHP içinden bile Sayın Bahçeli’nin bu yurtsever tutumunun bile eleştirilmesi, siyasi ihtirastan başka bir şey olamaz, bu ihtirasın idealist olarak bilinen MHP kadrolarına kadar inmesi ise düşündürücü!

Sözün özüne gelince, bu ülkeyi ve bu ülke insanını sevdiğini iddia edenlerin öncelikle siyasi kaygıları ve önyargıları bir kenara bırakarak, olayları ve gelişmeleri objektif bir biçimde değerlendirmeleri gerekir.

Futbol takımı tutar gibi parti tutup, tutuğu partinin lideri özellikle de kadroları sürekli değişirken, ideolojik anlamda da, temel ilkeler oradan oraya savrulurken, partide bir sürü gelgitler hatta saçma sapan çıkışlar sergilenerek ülkeye ve ülke insanına zarar verilirken hala o partinin bayraktarlığını yapmak, bırakın ülkeye ve ülke insanına ihaneti, kişinin oturduğu dalı kesmeye kalkması gibi, kendi kendine ihanet etmesi anlamına gelir!

Mevcut iktidarın bir çok yanlışından söz edebilir, tasvip etmediğiniz bir sürü icraatını peş peşe sıralayabilirsiniz ama yiğidi öldürürken bile hakkını teslim etmek gerekirse, çok olumlu icraatlarının olduğunu da kabul etmek zorundayız!