Ayılana "I"a Sofya, bayılan turizm çalışanına gazoz!

Personel son maaşını, Ekim 2019'da, turizm sezonu kapanırken almış.
Tam "Sezon açılacak, yeniden işe gireceğim" derken, martta korona tufanına yakalanmış, eve hapsolmuş.
Mart, Nisan, Mayıs, ev kirası, elektrik faturası, su faturası, kredi kartı borcu birikmiş.
Televizyonu açıyor, bir bakıyor ki, gündem “Ayasofya ibadete açılsın mı, açılmasın mı?"
Valla ben o turizm çalışanının yerinde olsam, ev kirasını istemeye gelen ev sahibine “Bekle biraz, Ayasofya ibadete açılacak, görmüyor musun?"
Elektrik için kapatma yazısı yollayan CK'ya “3 milletvekilinin milletvekilliği düşürüldü, acele etme, faturalar kendiliğinden ödenecek"
ASAT'tan suyu kesmeye gelen olursa, “Libya”
Kredi kartı ekstresi yollayıp, “3 aydır ödeme yapmadınız, kartlar kullanıma kapanacak” diyen bankaya ise “İstanbul 1453'te Fetih olundu, bu senin neyine yetmiyor” derim.
M.F.Ö. eski personelim,
Antepli, çok iyi fırın ustası, bir pide, lahmacun yapsa parmaklarınızı yersiniz,
İkinci mesleği masörlük.
Otel, restoran ve hamamlar kapalı,
8 aydır işsiz,
Karısı 5 ay önce vefat etti, 3 çocuğuna bakmak zorunda.
Sitenin bahçesinde kazma,
Havuzda derz artıklarını silme işi verdim, karın tokluğuna çalışıyor.
H.U, üniversitede istatistik bölümü okuyor, en son 2019 Ekim ayında E. hotellerinde servis elemanı olarak çalışmış, üniversite tatil olunca Alanya’ya gelmiş, tadilat yapılan dairelerin molozlarını atma işinde çalışıyor.
M.G, Ankara Polatlılı, çok iyi bir cankurtaran,
üniversitede Dış İlişkiler okuyor.
En son çalıştığı otel ve dolayısı ile otelin plajı açılamayınca memleketine gitmiş, pancar motor ile tarla suladığı videoyu yollamış şahsıma.
Ö.Ç, 3 yabancı dil biliyor,
Resepsiyon sorumlusu olarak görev yapıyor, mesaj yazmış bana "8 aydır işsizim, ne iş olsa yaparım" diye.
Turizm sektörü ile ilgili bu sorunlara çözüm bulmak ve yılda 35 milyar dolar gelir getiren bu sektörün dişlilerini yeniden çalıştırmak, istihdamı canlandırmak kimin görevi?
Elbetteki bizi yönetenlerin, ama öncelikle ve özellikle Turizm Bakanının görevi.
Turizm Bakanı,
Erkan Mumcu,
Güldal Akşit,
Ertuğrul Günay gibi sektör dışından gelen birisi olsa, beklenti yüksek olmaz ama, Turizm Bakanı hem otel, hem acente, hem de uçak sahibi birisi olunca ister istemez beklenti de yüksek oluyor.
Sayın Bakan sektörün sorunlarını çözerek gündeme gelmek, manşet olmak yerine yaptığı gaflar ile gündeme geliyor.
1 Haziran tarihli Milli Gazete, İstanbul’un fethini, İstanbul’un işgali olarak niteleyen TC Kültür ve Turizm Bakanı için "Kültürsüz Kültür Bakanı" şeklinde manşet atıyor.
Sayın Cumhurbaşkanımız "İstanbul’un fethini, İstanbul’un işgali olarak ifade eden cahiller var" diyerek Turizm Bakanına gönderme yapıyor.
Sorum şu:
Dünyanın herhangi bir ülkesinde cami olarak kullanılan ya da daha önce cami olarak kullanılmış bir mekanda, o ülkenin Turizm Bakanı aryalar okutup, Hıristiyanlık propagandası yapsa,
Bir Müslüman olarak o ülkeye tatil yapmaya gider miydiniz?
Hep söylüyoruz, turizm siyaset üzeri bir olgudur.
Ülkenin Turizm Bakanı Hıristiyanlar için de sembol bir mekan olan Ayasofya’da okunan Fetih duasına canlı yayında eşlik ediyor.
İstanbul’un fethi, her bir Türk için kıvanç vesilesidir.
Bir Türk olarak İstanbul’un fethi ile ve o kutlu şehri fetheden Fatih Sultan Mehmet ile gurur duyuyorum.
Ama bu gururu benim duymam ile, Türkiye Cumhuriyeti’nin Turizm Bakanının duyması arasında turizm penceresinden bakıldığında, dağlar kadar fark var.
Yunanistan Turizm Bakanı "İskeçe'de bir camiyi kilise yapacağız" dese, caminin içinde İncil okutsa, Yunanistan’a tatil yapmaya gider miydiniz?
Türkiye Cumhuriyeti'ne bakan olma şerefine nail olmuş bir kişi, Ayasofya’dan vermiş olduğu görüntünün ne getirip, ne götüreceğinin hesabını nasıl yapmaz, yapamaz?
Vermiş olduğu bu görüntü ile Turizm Bakanımız Almanya, Hollanda, İngiltere, İsveç, Danimarka gibi ülkelerin ilgili bakanları ile Türkiye’ye tatilin serbest bırakılması için görüşmeleri hangi yüzle yapacak?
Hollanda Başbakanı Türkiye’yi turuncu (Orta) kategoride riskli bölge olarak ilan edip, vatandaşlarına İtalya ve İspanya gibi Covidzede ülkelerde tatil tavsiyesi verirken, Hollanda televizyonları Türkiye’yi kırmızı (yüksek) riskli ülke olarak haber yapıyor.
Turizm Bakanının bu olaydan dahi haberi yok.
Hollanda Başbakanına tepki ve cevap vermek, Türkiye-Hollanda Platformu adlı Türk derneğine kalmış durumda.
Dernek Başkanı Durmuş Doğan, Hollanda Başbakanına yazmış olduğu mektupta, Covid-19 ile başarılı bir mücadele vermiş olan Türkiye’ye yapılan haksızlığı protesto ediyor.
Alanya sevdalısı yüzlerce İskandinav, Alanya’ya gelmek istiyor ama İsveç, Norveç, Danimarka, Türkiye’ye gidecek olan vatandaşlarına sağlık ve sigorta güvencesi vermediği için İskandinavlar Türkiye’ye tatil planı yapamıyorlar.
Turizm Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve SGK ile acilen bir protokol imzalamalı ve ülkemize gelecek olan turistlerin Covid-19'a yakalanmaları durumunda,
TC Sağlık Bakanlığı hastanelerinde ücretsiz tedavi garantisi verdiğini acilen tüm dünyaya ilan etmelidir.
Bir vatandaş için bile dünyanın farklı noktalarına uçak yollayan devletimiz, olası Covid-19 tedavisi dolayısıyla ülkemizde kalmak durumunda olabilecek her bir turiste, ülkelerine dönmesi için uçak garantisi verdiğini de acilen açıklamalıdır.
Aksi taktirde bu krizden en fazla zarar görecek olan bölge yine Alanya’mız olacak.
Zira;
10 Haziran tarihinde CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın konuğu olan Turizm Bakanımızın kendi açıklaması aynen şöyle:
"Ege ve Kuzey Ege'de otel dolulukları yüzde 65, yüzde 80 iç pazar müşterisi ile sağlanabilirken, Antalya bölgesinde bu oran yüzde 15."
Yani Türkçe'si şu:
"Ege, Türk turist ve iç pazar müşterisi ile dolar ama Antalya, Alanya bölgesi otellerinin dolması için mutlaka dışarıdan turiste ihtiyaç var."
Kaygılarımla.